Tom benzin göstergesine baktı.
- Tom looked down at the fuel gauge.
Benzin, fuel oil'den daha yanıcıdır.
- Gasoline is more flammable than fuel oil.
Yakıt maliyetinden dolayı deniz aşırı ülkelere uçuş maliyet arttı.
- The cost of flying overseas has risen with the cost of fuel.
Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
- Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
Lignite is a fossil fuel.
- Braunkohle ist ein fossiler Brennstoff.
Fossil fuel prices shot through the roof.
- Die Preise fossiler Brennstoffe gingen durch die Decke.