Çocuk olduğu için, o cesurdu.
- Child as he was, he was brave.
Birlik, düşmanın saldırılarına karşı cesurca direndi.
- The force held out bravely against their enemy's attacks.
Tom cesur ve yiğittir.
- Tom is brave and courageous.
Kahramanlık büyük bir erdemdir.
- Bravery is a great virtue.
Bu ülke onun için mücadele edecek çok sayıda kahraman olduğu için özgürlerin ülkesi olarak kalmaya devam edecektir.
- This country remains the land of the free because there are so many brave to fight for it.
Asker cesurca davrandı.
- The soldier acted bravely.
Pinokyo, tek başına olmasına rağmen, kendini cesurca korudu.
- Pinocchio, although alone, defended himself bravely.
After braving tricks on the high-dive, he braved a jump off the first diving platform.
he has been so brave, giving it all a dignity.
New York's bravest.
... feeling brave enough. ...
... So she was brave enough to actually leave her husband, ...