O, fren pedaline bastı.
- He pressed the brake pedal.
John ayağını frene koydu ve biz aniden durduk.
- John put his foot on the brake and we stopped suddenly.
Ben fren yapamıyorum! Frenler bozuk!
- I cannot brake! The brakes are broken!
O, zamanında fren yapmadı ve bir ağaca çarptı.
- He didn't brake on time, and ran into a tree.
Cırtlak frenli bir motosikleti kim ister?
- Who will want a motorcycle with screeching brakes?
O, zamanında fren yapmadı ve bir ağaca çarptı.
- He didn't brake on time, and ran into a tree.
Araba sürmeden önce frenleri kontrol edin ve ayarlayın.
- Check and adjust the brakes before you drive.
Bisikletimin frenlerini ayarlattım.
- I had the brakes of my bicycle adjusted.
Araba sürmeden önce frenleri kontrol edin ve ayarlayın.
- Check and adjust the brakes before you drive.
Fren çalışmayı durdurdu.
- The brake stopped working.
And all the people brake off the golden earrings.
The farmer's son brake the flax while mother brakes the bread dough.
... When you put automatic braking systems into the car, you do ...