Sanırım pantolon askısına ihtiyacım var.
- I think I need braces.
O, yeni pantolon askısı hakkında gerçekten hassas.
- She's really touchy about her new braces.
Polis, şüpheliyi kelepçeledi.
- The police officer put handcuffs on the suspect.
Tom, Mary'nin onu kelepçeli görmesini istemedi.
- Tom didn't want Mary to see him in handcuffs.
Ortodontist ona en az iki yıl süreyle pantolon askısına ihtiyacı olacağını söyledi.
- The orthodontist told him he'd need braces for at least two years.
Tom'un dişlerinde diş teli var.
- Tom has braces on his teeth.
O, diş teli taktığından beri neredeyse onun gülümsemesini görmedim.
- Since she got her braces, I've hardly seen her smile.
O, diş teli taktığından beri neredeyse onun gülümsemesini görmedim.
- Since she got her braces, I've hardly seen her smile.
Kızımın diş telleri var.
- My daughter has braces.
Ne zaman bir kaza olsa doktorların aradığı ilk şey hasta hakkında bazı bilgiler sağlayan bir bilezik, bir kolye, veya bir aksesuardır.
- Whenever an accident happens, the first thing the doctors look for is a bracelet, a necklace, or some accessory that can provide some information about the patient.
Tom Mary'nin kolundak bileziği fark etti.
- Tom noticed the bracelet on Mary's arm.
Sami, kelepçelerle mahkeme salonundan çıkarıldı.
- Sami was led out of the courtroom in handcuffs.
Sami, Leyla'nın kelepçelerini çıkardı.
- Sami took off Layla's handcuffs.
Yup, we put that dastardly villain in braces.
Use double braces to invoke a template in Wikipedia.
Susy has to go to the dentist to see if she needs braces.
I wrote to them and telephoned as well - belt and braces, I admit.