Definition of bottom(a) in English Turkish dictionary
- bottom
- {i} popo
Bir bebeğin poposu kadar pürüzsüz.
- It's as smooth as a baby's bottom.
Sue'nun büyük bir poposu var ama o umursamıyor.
- Sue has a big bottom, but she doesn't care.
- bottom
- {i} kıç (Argo)
- bottom
- (Nükleer Bilimler) taban
Gözlerimi tekrar açar açmaz, Amina bira bardağının tabanından bana bakıyordu.
- Once I opened my eyes again, Amina was staring at me through the bottom of her beer glass.
Sakız ayakkabımın tabanına yapıştı.
- Gum got stuck to the bottom of my shoe.
- bottom bed
- Alt yatak
- bottom-up approach
- Aşağıdan yukarıya yaklaşım tarzı
- bottom
- altta
Biz her zaman altta değil ve üstte olabilir miyiz?
- May we always be on top and not at the bottom.
Pantolon alttan giyilirdi.
- The trousers were worn at the bottom.
- bottom
- en alt
- bottom
- en alta
- bottom
- alttan
34. sayfada alttan yedinci satıra bak.
- Look at the seventh line from the bottom on page 34.
Pantolon alttan giyilirdi.
- The trousers were worn at the bottom.
- bottom
- alta
- bottom
- ulaşmak
- bottom
- dibe ulaşmak
- bottom
- değmek
- bottom
- dibe dokunmak
- bottom
- aşağı
Evi baştan aşağı aradıktan sonra Tom, kaybettiğini düşündüğü cüzdanı buldu.
- Tom found the wallet he thought he'd lost after searching the house from top to bottom.
Onlar onu yukarıdan aşağıya muayene ediyorlar.
- They are examining him from top to bottom.
- bottom
- asıl
Planın iyi görünüyor fakat asıl önemli olan şu: bize daha çok iş getirir mi?
- Your plan sounds good, but the bottom line is: will it bring us more business?
Tom'un bunun asıl sebebini bulabileceğinden eminim.
- I'm sure Tom will be able to get to the bottom of it.
- bottom
- bir şeyin en alt kısmı
- bottom
- aşağıya
Onlar onu yukarıdan aşağıya muayene ediyorlar.
- They are examining him from top to bottom.
- bottom board
- (Arılık) taban tahtası
- bottom board
- (Mekanik) faraş tahtası
- bottom boom
- alt başlık
- bottom border
- (Bilgisayar) alt kenarlık
- bottom catch
- üst damak karşılığı
- bottom chord
- alt başlık
- bottom coal
- (Madencilik) taban kömürü
- bottom corner
- alt köşe
- bottom dump
- alttan boşaltmalı
- bottom dump
- dipten boşaltmalı
- bottom edge
- alt kenar
- bottom edges
- (Bilgisayar) alt kenarlar
- bottom end
- taban
- bottom flow
- (Askeri) dip akımı
- bottom guide
- alt yatak
- bottom heat
- taban ısısı
- bottom heave
- (Jeoloji,Teknik) taban kabarması
- bottom hinge
- (İnşaat) mafsallı menteşe
- bottom joint
- conta kuşağı
- bottom land
- (Jeoloji) alçak arazi
- bottom lands
- (Coğrafya) alçak araziler
- bottom layer
- alt tabaka
- bottom layer
- alt katman
- bottom layer
- (Jeoloji) taban katmanı
- bottom left
- (Bilgisayar) alt sol
- bottom level
- taban düzeyi
- bottom level
- temel düzeyi
- bottom lid
- alt kapak
- bottom line
- alt çizgi
Sanırım alt çizgi budur.
- I think that's the bottom line.
- bottom loop
- (Sinema) altbüklüm
- bottom mud
- (Askeri) dip çamuru
- bottom of the vessel
- (Askeri) karina
- bottom out
- en düşük seviyeye ulaşmak
- bottom out
- en aşağı düzeye indirmek
- bottom out
- dibe vurmak
- bottom page
- (Bilgisayar) alt sayfa
- bottom plate
- alt plaka
- bottom plug
- alt tapa
- bottom price
- (Ticaret) en düşük fiyat
- bottom rail
- alt başlık
- bottom right
- (Bilgisayar) alt sağ
- bottom road
- taban yolu
- bottom row
- (Bilgisayar) alt satır
- bottom sample
- dip örneği
- bottom seal
- alt conta
- bottom side
- (Bilgisayar) alt kenar
- bottom skirt
- (Tekstil) alt etek
- bottom slab
- (Askeri) taban döşemesi
- bottom slope
- (Askeri) taban eğimi
- bottom to top
- aşağıdan yukarıya
- bottom tray
- (Bilgisayar) alt tepsi
- bottom up
- alabora
- bottom up
- aşağıdan yukarıya
- bottom view
- alttan görünüş
- bottom view
- (Askeri) uçağın alttan görünüşü
- bottom wage
- asgari ücret
- bottom wage
- en düşük ücret
- bottom wing
- (Havacılık) alt kanat
- bottom
- son
Evi baştan aşağı aradıktan sonra Tom, kaybettiğini düşündüğü cüzdanı buldu.
- Tom found the wallet he thought he'd lost after searching the house from top to bottom.
Bebeğiniz pişiklere eğilimli ise, bebeğinizin altını temizledikten sonra bebek bezi kremi, toz veya vazelin uygulamak isteyebilirsiniz.
- If your baby is prone to rashes, you may want to apply diaper cream, powder, or petroleum jelly after cleaning your baby's bottom.
- bottom
- (out ile) en düşük seviyeye ulaşmak
- bottom
- iyice düşmek/azalmak
- bottom
- etek
- bottom
- dip
Midesi dipsiz bir çukur gibi görünüyordu.
- His stomach seemed a bottomless pit.
Şeytan kız kardeşimi yakaladı ve, muazzam bir kahkahayla, onu dipsiz bir çukura fırlattı.
- The demon grabbed my sister and, with howling laughter, cast her into a bottomless pit.
- bottom
- çıkış sebebi neden
- bottom
- kıç
Dünkü şiddetli kar yağışından dolayı, yer çok kaygandı. Dışarıya adım atar atmaz kaydım ve kıçımın üstüne düştüm.
- Because of yesterday's heavy snow, the ground is very slippery. As soon as I stepped outside, I slipped and fell on my bottom.
- bottom
- alt
Tom'un ayakkabısının altında sıkışmış biraz sakız var.
- Tom got some chewing gum stuck on the bottom of his shoe.
Alt tarafı imzalayın lütfen.
- Sign at the bottom, please.
- bottom dollar
- son kuruş
- bottom land
- ovalık arazi
- bottom line
- sonuç
- bottom margin
- alt kenar boşluğu
- bottom out
- iyice düşmek
- bottom out
- üzülmek
- bottom out
- en aşağı düzeye in
- bottom up parsing
- aşağıdan yukarıya ayrıştırma
- bottom up programming
- aşağıdan yukarıya programlama
- bottom
- Bir giysinin alt parçası
- bottom ash
- (Mühendislik) cüruf; taban kulu;katı yakıtların yanması sonucu artakalan, eriyip katılaşmış maddeler
- bottom beam
- alt kiriş
- bottom belt conveyor
- alttan taşıyıcı
- bottom bend
- anot bükümü
- bottom clearance
- dış dibi boşluğu
- bottom dead center
- alt ölü nokta
- bottom discharge
- alttan boşaltma
- bottom dump truck
- alttan bosaltmali kamyon
- bottom dumping
- alttan dökme
- bottom feeder
- alt besleyici
- bottom feeders
- alt besleyiciler
- bottom hem
- Giysinin alt kısmının kenar kıvrımı
- bottom lands
- alt topraklarda
- bottom line
- Kâr ve zarar tablosunda son satır olarak kaydedilen, firmanın kâr veya zararı
- bottom line
- Son karar, son söz
- bottom line
- 1. Bir hesap cetveli ya da bilançoda son satırdaki yekün/toplam.2. İşin özü, sözün özü, sonuç
- bottom of the sea
- Denizin altında
- bottom panel
- alt panel
- bottom plate
- taban plakası
- bottom rail on top
- (deyim) İşler, konumlar ve şaire tersine dönmek
- bottom right corner
- alt sağ köşe
- bottom sprocket
- alt dişli tambur, son dişli tambur, alıcı dişli
- bottom tube
- alt tüp
- bottom water
- alt su
- bottom weir
- dip savak
- bottom yeast
- alt maya
- bottom-dweller
- alt-sakini
- bottom-heavy
- altı ağır
- bottom-heavy
- geniş küçük yaş grubu
- bottom-up
- Temelden, temelinden, başlangıçtan
- bottom-up
- Alttan, tabandan başlayan
- bottom-up method
- aşağıdan yukarıya yöntem
- bottom
- alt dip/alt
- bottom
- (isim) dip, alt, kaynak, temel; gemi omurgası, tekne; dayanma gücü; kıç (Argo), popo
- bottom
- {s} dipteki
- bottom
- {f} dip koymak
- bottom
- {i} kaynak
- bottom
- gemi
Gemi denizin dibine battı.
- The ship went down to the bottom of the sea.
Gemi denizin dibine battı.
- The ship sank to the bottom of the sea.
- bottom
- çıkış
- bottom
- (Tekstil) zeminlemek
- bottom
- {f} esasını araştırmak
- bottom
- {s} alttaki
- bottom
- dili içkilerinizi bir yudumda bitirin !
- bottom
- {i} temel
Bunun temeline inmeliyim.
- I need to get to the bottom of this.
Bunun temeline iniyorum.
- I'm getting to the bottom of this.
- bottom
- {i} gemi omurgası
- bottom
- {i} vadi
- bottom
- at bottom aslında
- bottom
- dili kıç
- bottom
- {i} karina, tekne
- bottom
- {f} temeline inmek
- bottom
- Bottoms up! k
- bottom
- {i} esas, kaynak, temel
- bottom
- esasında
- bottom
- get at the bottom of bir şeyin esasına
- bottom
- (Footer) Alt (altbilgi)
- bottom
- iskemlenin oturulacak yeri
- bottom apron
- (Tekstil) alt apron
- bottom apron guide bar
- (Tekstil) alt apron rehber çubuğu
- bottom ash
- dip külü
- bottom bend
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) anot dirseği
- bottom boss
- (Tekstil) alt düğme
- bottom calender roller
- (Tekstil) alt alıcı silindir
- bottom cloth
- (Tekstil) alt kumaş
- bottom current
- (Askeri) dip dalgası
- bottom detaching roller
- (Tekstil) alt koparma silindiri
- bottom drive
- (Tekstil) alttan tahrik
- bottom echo
- (Nükleer Bilimler) taban yankısı
- bottom ice
- (Askeri) DİP BUZ TABAKASI, TABAN BUZU: Göl, akarsu veya sığ deniz tabanına yapışıp kalan buz. Ayrıca bakınız: "anchor ice"
- bottom ice
- (Askeri) dip buz tabakası
- bottom margin
- alt boşluğu
- bottom mine
- (Askeri) dip mayını
- bottom mine
- (Askeri) DİP MAYINI: Yüzmeyen ve deniz yatağı üzerinde kalan mayın. "Kara mayını" olarak ta tanınır. Ayrıca bakınız: "mine"
- bottom mordant
- (Tekstil) ön mordan
- bottom nipper plate
- (Tekstil) alt kıskaç levhası
- bottom of a river
- (Coğrafya) nehir yatağı
- bottom of a river
- (Coğrafya) ırmak yatağı
- bottom of form
- (Bilgisayar) formun altı
- bottom of page
- Sayfanın altı
- bottom of table
- (Bilgisayar) tablonun en altına
- bottom of table
- (Bilgisayar) tablonun altı
- bottom of the column
- (Bilgisayar) sütun altı
- bottom of the screen
- Ekranın altı
- bottom of the slope
- (Askeri) meyil tabanı
- bottom pouring
- (Tekstil) alttan yukarı dökmek
- bottom printing
- (Tekstil) ön baskı, alt baskı, zemin baskı
- bottom roll
- (Tekstil) alt merdane
- bottom roller
- (Tekstil) alt merdane
- bottom roller bearing
- (Tekstil) alt silindir yatağı
- bottom roller extension
- (Tekstil) alt silindir başlangıç parçası
- bottom shear blade
- (Tekstil) alt makas yaprağı
- bottom stop motion
- (Tekstil) alt durdurma tertibatı
- bottom subsidence
- taban gömülmesi
- bottom sweep
- (Askeri) dip taraması
- bottom sweep
- (Askeri) DİP TARAMASI: Tel veya zincirden, ya dibe yakın mayınları taramakta, yada bir kanaldan mayınları sürükleyerek çıkarmakta kullanılan tarama
- bottom up design
- tabandan tepeye tasarim
- bottom view
- (Askeri) ALTTAN GÖRÜNÜŞ: Uçağın alttan görünüşü. Bak. "overhead flight"
- box bottom carriage
- (Askeri) ALT KUNDAK: Bir topta, üst kundağı taşıyan kundak parçaları grubu