O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
Arkadaşımdan sözlüğü ödünç aldım.
- I borrowed the dictionary from my friend.
Ödünç alınmış altın geri talep ettikleri zaman kurşun haline gelir.
- Borrowed gold becomes lead when they demand it back.
Sauna Finceden ödünç alınmış yaygın olarak kullanılan birkaç sözcükten biridir.
- Sauna is one of the few widely used words that have been borrowed from Finnish.
Kitabı ondan ödünç aldı.
- She borrowed the book from him.
Arabanı ödünç alabilir miyim?
- Would you mind if I borrowed your car?
Senden elli dolar ödünç almak istiyorum.
- I would like to borrow fifty dollars from you.
Kimin bisikletini ödünç almak istedin?
- Whose bicycle did you want to borrow?
Araba almak için borç almak zorunda kaldım.
- I had to borrow money to purchase the car.
Tom arabanı ödünç almak istiyorum.
- Tom wants to borrow your car.
O, babasına yardımcı olmak için değil ama ondan ödünç para almak için gitti.
- He went not to help his father but to borrow money from him.
Bu sözcük Fransızcadan alıntı yapılmıştır.
- This word was borrowed from French.
Borçlanmaktan nefret ediyorum.
- I hate borrowing money.
Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.
- Mary does not let her sister borrow her clothes.
O, şeyleri asla ödünç almaz ya da vermez.
- He never borrows nor lends things.
Arkadaşımdan sözlüğü ödünç aldım.
- I borrowed the dictionary from my friend.
Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.
- Mary does not let her sister borrow her clothes.
Borçlanmaktan nefret ediyorum.
- I hate borrowing money.
Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.
- Mary does not let her sister borrow her clothes.
Arabanı ödünç alabilir miyim?
- Would you mind if I borrowed your car?
This putt has a big left-to right borrow on it.