And forgive us our debts, as we forgive our debtors.
- Biz borçlularımızı affettiğimiz için siz bizim borçlarımızı affedin.
He applied the money to the payment of debts.
- O, borçların ödenmesi için paraya başvurdu.
Tom is up to his ears in debt.
- Tom kulaklarına kadar borçlu.
I haven't got the nerve to ask you for a loan.
- Senden borç istemeye cesaretim yok.
I think it's a bad idea to loan Tom money.
- Sanırım Tom'a borç para vermek kötü bir fikir.
Tom doesn't like to be indebted to anyone.
- Tom başkasına borçlu olmayı sevmez.
George Soros wants Europe to be indebted to him and Jean-Claude Juncker assists him.
- George Soros, Avrupa'nın kendisine borçlu olmasını istiyor ve Jean-Claude Juncker ona yardım ediyor.
Tom is up to his ears in debt.
- Tom kulaklarına kadar borçlu.
Tom didn't want anyone to know that he was deeply in debt.
- Tom son derece borçlu olduğunu kimsenin bilmesini istemiyordu.
What I am today is due to my parents.
- Bugünkü durumumu aileme borçluyum.
Cross off the names of the people who have paid their dues.
- Borçlarını ödemiş olan insanların isimlerini listeden silin.
He owed large amounts of money.
- O, çok miktarda para borçluydu.
Many of the states owed large amounts of money.
- Devletlerin çoğu, büyük miktarlarda para borçluydu.
And forgive us our debts, as we forgive our debtors.
- Biz borçlularımızı affettiğimiz için siz bizim borçlarımızı affedin.
What I am today is due to my parents.
- Bugünkü durumumu aileme borçluyum.
Her ability to amass a fortune is due to luck and hard work.
- Biriktirdiği serveti şansına ve çok çalışmasına borçlu.
I am very grateful of you.
- Sana çok teşekkür borçluyum.
I am grateful for your hospitality, and the hospitality of the people of Egypt.
- Siz ve Mısır halkına konukseverliğiniz için teşekkür borçluyum.
Neither a borrower nor a lender be!
- Ne borçlu ne de ödünç veren ol!
He is up to his ears in debt.
- O gırtlağına kadar borçludur.
Tom didn't want anyone to know that he was deeply in debt.
- Tom son derece borçlu olduğunu kimsenin bilmesini istemiyordu.
She handed him the money that she owed him.
- O, borçlu olduğu parayı ona uzattı.
I felt I owed Tom an explanation.
- Tom'a bir açıklama borçlu olduğumu düşündüm.
The future of our company is at stake. We have been heavily in the red for the last couple of years.
- Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.
Our family budget is in the red.
- Bizim aile bütçesi borçludur.
She will not be beholden to special interests.
- O özel ilgilere borçlu olmayacak
They will not be beholden to special interests.
- Onlar özel ilgilere borçlu olmayacak.
Our family budget is in the red.
- Bizim aile bütçesi borçludur.
The future of our company is at stake. We have been heavily in the red for the last couple of years.
- Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.