Definition of boşaltma in Turkish English dictionary
- {i} discharge
- drain
Use a strainer to drain the pasta.
- Makarnayı boşaltmak için bir süzgeç kullanın.
The plumber pumped out the water in order to drain the pipe.
- Tesisatçı boruyu boşaltmak için suyu dışarı pompaladı.
- exhaustion
- evacuate
There's a fire in the building. We have to evacuate immediately.
- Binada bir yangın var. Hemen boşaltmalıyız.
Be prepared to evacuate in case of emergencies.
- Acil durumlarda boşaltmaya hazır olun.
- pouring
- (Ticaret) unloading
It'll take some time to finish unloading the truck.
- Kamyonu boşaltmayı bitirmek biraz zaman alacak.
- dismantlement
- vacation
- voidance
- depletion
- discharge; evacuation
- vent
- emptying
- tipping
You'd better remember that tipping is necessary in the USA.
- Çöp boşaltmanın ABD'de gerekli olduğunu hatırlasan iyi olur.
- (İnşaat) eject
- dumping
- (Ticaret) landing
- decompression
- spill
- relieve
- teeming
- excretion
- (Havacılık) bleed off
- (Askeri) uptake
- {i} handling
- {i} evacuating
- evacuation
- relief
- (Mukavele) evacutaion
- boşaltmak
- {f} empty
Tom had to empty his apartment in two days.
- Tom iki gün içerisinde apartmanını boşaltmak zorundaydı.
- boşaltma limanı
- (Ticaret) port of unloading
- boşaltma borusu
- waste pipe
- boşaltma borusu
- drain pipe
- boşaltma borusu
- escape pipe
- boşaltma borusu
- discharge pipe, drain pipe
- boşaltma borusu
- downpipe
- boşaltma günü
- (Askeri) off-load day
- boşaltma hava meydanı, tahliye hava limanı
- (Askeri) aerial port of debarkation
- boşaltma havzası
- drainage basin, watershed
- boşaltma havzası
- drainage basin
- boşaltma kemeri
- relieving arch
- boşaltma kuyusu
- bleeder well, relief well
- boşaltma köprüsü
- discharge bridge
- boşaltma limanı
- port of discharge
- boşaltma musluğu
- drain cock, drain valve
- boşaltma musluğu
- drain cock
- boşaltma oluğu
- drip groove
- boşaltma pompası
- drainage pump
- boşaltma sifonu
- drain trap
- boşaltma tapası
- drain plug
- boşaltma tıkacı
- drain plug
- boşaltma valfı
- discharge valve
- boşaltma vanası
- discharge valve
- boşaltma zamanı
- takedown time
- boşaltmak
- {f} pour
- boşaltmak
- drain
Use a strainer to drain the pasta.
- Makarnayı boşaltmak için bir süzgeç kullanın.
The plumber pumped out the water in order to drain the pipe.
- Tesisatçı boruyu boşaltmak için suyu dışarı pompaladı.
- Boşaltmak
- dump
These corporations want to dump lead and radioactive waste in our drinking water. This cannot be tolerated.
- Bu şirketler kurşun ve radyoaktif atıkları içme suyumuza boşaltmak istiyorlar. Bu hoşgörülemez.
- boşaltmak
- deplete
- boşalt
- evacuate
The hotels along the beach were evacuated.
- Sahil boyuncaki oteller boşaltıldı.
There's a fire in the building. We have to evacuate immediately.
- Binada bir yangın var. Hemen boşaltmalıyız.
- boşalt
- cleanout
- boşalt
- (Bilgisayar) free
- boşaltmak
- clean out
- boşaltmak
- clear out
- boşaltmak
- {f} excrete
- boşaltmak
- bleed off
- tahliye boşaltma
- evacuation
- boşalt
- (Bilgisayar) drain
The dirty water from the pool was drained, and replaced with clean water.
- Kirli su havuzdan boşaltıldı ve temiz su ile değiştirildi.
The plumber pumped out the water in order to drain the pipe.
- Tesisatçı boruyu boşaltmak için suyu dışarı pompaladı.
- boşalt
- (Bilgisayar) clear
Clear off the shelf, and you can put your books there.
- Rafı boşalt ve kitaplarını oraya koyabilirsin.
Clear the road. It's not safe.
- Yolu boşaltın. Güvenli değil.
- boşalt
- (Bilgisayar) empty
I'm going to empty this cabinet so that you can use it.
- Kullanabilmen için bu dolabı boşaltacağım.
Empty the purse into this bag.
- Cüzdanı bu çantaya boşalt.
- boşaltmak
- reclaim
- boşaltmak
- tip
- boşaltmak
- (Kanun) quit
- boşaltmak
- run off
- boşaltmak
- (Denizbilim) drainage
- boşaltmak
- (Jeoloji) dumping
- boşaltmak
- drain down
- boşaltmak
- purge
- boşaltmak
- remove
- boşaltmak
- spill
- boşaltmak
- voiding
- boşaltmak
- bleed
- boşaltmak
- empty out
- boşaltmak
- relieve
- boşaltmak
- flush
- boşaltmak
- turn something out
- boşaltmak
- (Denizbilim) bail
- çöp boşaltma
- (Çevre) tipping
- boşaltmak
- {f} void
- boşalt
- make empty
- boşalt
- {f} handling
- boşalt
- {f} uncharged
- boşalt
- clear out
- boşalt
- pour
She poured me all of it without stopping.
- Durmaksızın hepsini bana boşalttı.
The excited crowd poured out of the stadium.
- Heyecanlı kalabalık stadyumu boşalttı.
- boşalt
- {f} void
- boşalt
- {f} pouring
- boşalt
- {f} teeming
- boşalt
- drain down
- boşalt
- {f} dump
Before going to bed, he usually takes all the coins from his pockets and dumps them on the table.
- Yatmadan önce genelde ceplerindeki tüm bozuk paraları çıkartıp masaya boşaltır.
These corporations want to dump lead and radioactive waste in our drinking water. This cannot be tolerated.
- Bu şirketler kurşun ve radyoaktif atıkları içme suyumuza boşaltmak istiyorlar. Bu hoşgörülemez.
- boşalt
- make hollow
- boşalt
- {f} voiding
- boşalt
- make void
- boşalt
- clean out
- boşalt
- {f} evacuating
- boşaltmak
- pass
- boşaltmak
- discharge
- boşaltmak
- {i} teeming
- boşaltmak
- unpack
I have to unpack my suitcase.
- Valizimi boşaltmak zorundayım.
- boşaltmak
- disgorge
- boşaltmak
- decant
- boşalt
- {f} discharge
A sewage treatment plant discharged toxic chemicals into the town's water supply.
- Bir atık su arıtma tesisi şehrin su kaynağının içine zehirli kimyasallar boşalttı.
- boşaltmak
- evacuate
We have to evacuate. A tornado's coming.
- Boşaltmak zorundayız. Bir tornado geliyor.
We have to evacuate. A tornado's coming.
- Boşaltmak zorundayız. Bir hortum geliyor.
- boşaltmak
- redd
- Boşaltmak
- (Tıp) depletion
- Deniz Kuvvetleri yükleme ve boşaltma layteri
- (Askeri) Navy lighterage
- RO/RO boşaltma tesisi
- (Askeri) roll-on/roll-off (RO/RO) discharge facility
- alttan boşaltma
- bottom discharge
- araç boşaltma ve öncelik çizelgesi
- (Askeri) vehicle summary and priority table
- band boşaltma sistemi
- sliver evacuation system
- bağırsakları boşaltma
- purge
- bağırsakları müshille boşaltma
- purgation
- boşalt
- unload
They unloaded the ship.
- Gemi yükünü boşalttı.
The farm workers unloaded the truck.
- Çiftçiler kamyonu boşalttı.
- boşalt
- (Biyoloji) excrete
- boşalt
- vacate
We need to vacate the house by the end of the month at the latest.
- En geç ayın sonuna kadar evi boşaltmamız gerekiyor.
- boşaltmak
- unload
- boşaltmak
- close out
- boşaltmak
- to slacken (reins, a rope)
- boşaltmak
- (for an animal) to get free of (its tether, traces, or saddle)
- boşaltmak
- pour from
- boşaltmak
- draw off
- boşaltmak
- ejaculate
- boşaltmak
- to empty, make (a place) empty or bare; to vacate (a property); to unload (a conveyance)
- boşaltmak
- drop off
- boşaltmak
- pour out of
- boşaltmak
- dismantle
- boşaltmak
- clean
- boşaltmak
- debus
- boşaltmak
- to fire all the ammunition in (a firearm)
- boşaltmak
- drain away
- boşaltmak
- to pour (something) out, empty; to drain
- boşaltmak
- deplenish
- boşaltmak
- exhaust
- boşaltmak
- to empty; to tip, to turn sth out; to discharge; to evacuate, to vacate; to unload
- boşaltmak
- drain off
- boşaltmak
- clear
- boşaltmak
- {f} unlade
- boşaltmak
- turn out
- boşaltmak
- let off
- boşaltmak
- {f} vacate
- boşaltmak
- {f} teem
- boşaltmak
- {f} strip
- deniz aşırı akaryakıt boşaltma sistemi (Deniz Kuvvetleri)
- (Askeri) offshore petroleum discharge system (Navy)
- deniz aşırı akaryakıt boşaltma sistemi (OPDS) genel hizmet botu
- (Askeri) offshore petroleum discharge system (OPDS) utility boat
- depo boşaltma
- (Elektrik, Elektronik) storage dump
- gaz boşaltma düzeni
- exhauster
- gemi yükleme ve boşaltma layterleri kontrol noktası; gemi yük özellikleri kitapç
- (Askeri) ship lighterage control point; ship's loading characteristics pamphlet
- günlük plan; boşaltma limanı; algılama olasılığı
- (Askeri) plan of the day; port of debarkation; probability of detection
- hava boşaltma
- makinesi vacuum pump
- hava boşaltma deliği
- air vent, vent hole
- hava boşaltma tapası
- vent plug
- ihtiyat kargo yükleme ve boşaltma taburu
- (Askeri) reserve cargo handling battalion
- iltihabı boruyla boşaltma
- drainage
- kıyı yükleme ve boşaltma layterleri kontrol noktası
- (Askeri) beach lighterage control point
- liman boşaltma layteri
- (Askeri) beach discharge lighter
- malzeme boşaltma
- (İnşaat) material handling
- müşterek yükleme ve boşaltma layterleri kontrol merkezi; müşterek lojistik koord
- (Askeri) joint lighterage control center; joint logistics coordination center
- odayı boşaltma saati kaç
- When is checkout time
- odayı boşaltma saatiniz
- Checkout time is
- sifon vasıtasıyla boşaltma
- siphonage
- suyu boşaltma kabı
- bailer
- terminal boşaltma kapasitesi
- (Askeri) terminal clearance capacity
- yandan boşaltma
- lateral discharge
- yük boşaltma hazırlık ekibi; emir-komuta bağlantı panosu
- (Askeri) off-load preparation party; orderwire patch panel
- yük boşaltma işçisi
- stevedore
- yük boşaltma kontrol subayı
- (Askeri) offload control officer
- yükleme / boşaltma
- (Askeri) lift-on/roll-off
- yükleme ve boşaltma layterleri kontrol noktası
- (Askeri) lighterage control point
- yükleme ve boşaltma layterleri kontrol subayı
- (Askeri) lighterage control officer
- yükleme ve boşaltma paleti
- (Askeri) load and roll pallet
- yükleme ve boşaltma süresi
- lay days