There's a fire in the building. We have to evacuate immediately.
- Binada bir yangın var. Hemen boşaltmalıyız.
We need to evacuate the building.
- Binayı boşaltmamız gerekiyor.
The plumber pumped out the water in order to drain the pipe.
- Tesisatçı boruyu boşaltmak için suyu dışarı pompaladı.
The river drains five provinces.
- Nehir beş ili boşaltır.
Clear off the shelf, and you can put your books there.
- Rafı boşalt ve kitaplarını oraya koyabilirsin.
Clear the road. It's not safe.
- Yolu boşaltın. Güvenli değil.
I'm going to empty this cabinet so that you can use it.
- Kullanabilmen için bu dolabı boşaltacağım.
Empty the car so we can use it.
- Arabayı boşaltın, böylece onu kullanabilelim.
She poured me all of it without stopping.
- Durmaksızın hepsini bana boşalttı.
The crowd poured out of the auditorium.
- Kalabalık konferans salonunu boşalttı.
Before going to bed, he usually takes all the coins from his pockets and dumps them on the table.
- Yatmadan önce genelde ceplerindeki tüm bozuk paraları çıkartıp masaya boşaltır.
These corporations want to dump lead and radioactive waste in our drinking water. This cannot be tolerated.
- Bu şirketler kurşun ve radyoaktif atıkları içme suyumuza boşaltmak istiyorlar. Bu hoşgörülemez.
A sewage treatment plant discharged toxic chemicals into the town's water supply.
- Bir atık su arıtma tesisi şehrin su kaynağının içine zehirli kimyasallar boşalttı.
The ship anchored in the harbour and unloaded its goods.
- Gemi limana demir attı ve yükünü boşalttı.
The farm workers unloaded the truck.
- Çiftçiler kamyonu boşalttı.
We need to vacate the house by the end of the month at the latest.
- En geç ayın sonuna kadar evi boşaltmamız gerekiyor.