boşaltılmış

listen to the pronunciation of boşaltılmış
Turkish - English
excreted
voided
boşalt
evacuate

There's a fire in the building. We have to evacuate immediately. - Binada bir yangın var. Hemen boşaltmalıyız.

We need to evacuate the building. - Binayı boşaltmamız gerekiyor.

boşalt
cleanout
boşalt
(Bilgisayar) free
boşalt
(Bilgisayar) drain

The plumber pumped out the water in order to drain the pipe. - Tesisatçı boruyu boşaltmak için suyu dışarı pompaladı.

The river drains five provinces. - Nehir beş ili boşaltır.

boşalt
(Bilgisayar) clear

Clear off the shelf, and you can put your books there. - Rafı boşalt ve kitaplarını oraya koyabilirsin.

Clear the road. It's not safe. - Yolu boşaltın. Güvenli değil.

boşalt
(Bilgisayar) empty

I'm going to empty this cabinet so that you can use it. - Kullanabilmen için bu dolabı boşaltacağım.

Empty the car so we can use it. - Arabayı boşaltın, böylece onu kullanabilelim.

boşalt
make empty
boşalt
{f} handling
boşalt
{f} uncharged
boşalt
clear out
boşalt
pour

She poured me all of it without stopping. - Durmaksızın hepsini bana boşalttı.

The crowd poured out of the auditorium. - Kalabalık konferans salonunu boşalttı.

boşalt
{f} void
boşalt
{f} pouring
boşalt
{f} teeming
boşalt
drain down
boşalt
{f} dump

Before going to bed, he usually takes all the coins from his pockets and dumps them on the table. - Yatmadan önce genelde ceplerindeki tüm bozuk paraları çıkartıp masaya boşaltır.

These corporations want to dump lead and radioactive waste in our drinking water. This cannot be tolerated. - Bu şirketler kurşun ve radyoaktif atıkları içme suyumuza boşaltmak istiyorlar. Bu hoşgörülemez.

boşalt
make hollow
boşalt
{f} voiding
boşalt
make void
boşalt
clean out
boşalt
{f} evacuating
boşalt
{f} discharge

A sewage treatment plant discharged toxic chemicals into the town's water supply. - Bir atık su arıtma tesisi şehrin su kaynağının içine zehirli kimyasallar boşalttı.

boşalt
unload

The ship anchored in the harbour and unloaded its goods. - Gemi limana demir attı ve yükünü boşalttı.

The farm workers unloaded the truck. - Çiftçiler kamyonu boşalttı.

boşalt
(Biyoloji) excrete
boşalt
vacate

We need to vacate the house by the end of the month at the latest. - En geç ayın sonuna kadar evi boşaltmamız gerekiyor.

boşaltılmış
Favorites