He has no leisure for sport.
- Onun spor için boş zamanı yok.
I hunt elk in my leisure-time.
- Boş zamanımda Kanada geyiği avlarım.
I translate sentences on Tatoeba in my spare time.
- Boş zamanımda Tatoeba'da cümle çeviririm.
Yuriko arranges flowers in her spare time.
- Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
Generally speaking, college students have more free time than high school students.
- Genellikle üniversite öğrencilerinin lise öğrencilerine göre daha fazla boş zamanı vardır.
Tom doesn't have much free time.
- Tom'un çok fazla boş zamanı yok.
I go hunting in my leisure time.
- Ben boş zamanımda avlanmaya giderim.
In her leisure time, she enjoys swimming and tennis.
- Onun boş zamanlarında, o yüzme ve tenisin tadını çıkarır.