boş zaman

listen to the pronunciation of boş zaman
Turkish - English
spare time

Father would often read detective stories in his spare time. - Babam boş zamanında sık sık polisiye hikayeler okur.

What do you do in your spare time? - Boş zamanında ne yaparsın?

spare hours
leisure time

I often spend my leisure time listening to the radio. - Boş zamanımı çoğunlukla radyo dinleyerek geçiririm.

I go hunting in my leisure time. - Ben boş zamanımda avlanmaya giderim.

a) spare time b) idle time
{i} leisure

I hunt elk in my leisure-time. - Boş zamanımda Kanada geyiği avlarım.

The busiest people have the most leisure. - En meşgul insanlar en fazla boş zamana sahiptirler.

idle time
free time

Generally speaking, college students have more free time than high school students. - Genellikle üniversite öğrencilerinin lise öğrencilerine göre daha fazla boş zamanı vardır.

Tom and Mary had way too much free time on their hands. - Tom ve Mary'nin ellerinde oldukça çok fazla boş zamanı vardı.

freetime
boş zaman dolduracak program
filler
boş zaman etkinlikleri
leisure activities
Turkish - Turkish
Çalışarak geçirilen saatler dışında kalan süre
(Osmanlı Dönemi) VAKT