bloklu

listen to the pronunciation of bloklu
Turkish - English
blocky
resembling a block in shape
{s} heavyset, stocky, stout
blok
block

The harbor can be blocked. - Liman bloke edilebilir.

Food shipments were blocked. - Gıda sevkiyatı bloke edildi.

blok
writing-pad
blok
pad

Lend me a memo pad or something. - Bana bir bloknot ya da başka bir şey ver.

I need a writing pad. - Bir bloknota ihtiyacım var.

blok
cube
blok
block in

Tom walked around the block in his ugg boots. - Tom ugg botlarıyla blok etrafında yürüdü.

blok
block; writing-pad
blok
basketball body block
blok
city block, block (an area of land bounded by streets): İkinci bloktan sonra sağa dön. Turn right at the second block
blok
complex
blok
apartment building, building (one of a series of buildings which together make up a housing or office development)
blok
bloc

Food shipments were blocked. - Gıda sevkiyatı bloke edildi.

She lives a block away and her name is Susan. - O, bir blok ötede yaşıyor ve onun adı Susan.

blok
block (of marble, etc.)
blok
pol. bloc (of states): Doğu Bloku the Eastern bloc
English - English

Definition of bloklu in English English dictionary

blok
Russian poet (1880-1921)
Turkish - Turkish

Definition of bloklu in Turkish Turkish dictionary

BLOK
(Osmanlı Dönemi) Büyük ve ağır yığın
BLOK
(Osmanlı Dönemi) Resim kağıtları saklanan karton kap
BLOK
(Osmanlı Dönemi) Fr. Birbirine bitişik yapılar
BLOK
(Hukuk) Büyük ve ağır kitle; politik çıkarları nedeniyle birlik kuran devletler
blok
Kocaman ve ağır kitle
blok
Birbirine bitişik büyük yapılar: "Yıkıntıların ortasında blok hâlinde yükselen yeni apartmanlara uzun uzun baktı."- H. Taner
blok
Politik çıkarları sebebiyle birlik kuran devletler topluluğu
blok
Birden çok bölümü bir araya getirilmiş olan, bir bütün oluşturan
blok
Voleybolda, file üstünde karşı oyuncunun topu sert vururken, önünde iki veya üç kişinin elleri ile oluşturdukları perde
blok
Birbirine bitişik büyük yapılar
blok
İçine resim veya yazı kâğıtları konulan karton kap
bloklu
Favorites