Şu herife hiç tahammül edemiyorum.
- I can't stand that bloke.
The harbor can be blocked.
- Liman bloke edilebilir.
Tom blocked Mary's way and wouldn't let her enter the room.
- Tom Mary'nin yolunu bloke etti ve onun odasına girmesine izin vermedi.
That car is blocking traffic.
- O araba trafiği bloke ediyor.
The dam blocking the river is very wide.
- Nehri bloke eden baraj çok geniş.