Their apples aren't as good as ours.
- Onların elmaları bizimkiler kadar iyi değil.
We like it when others' mistakes are pointed out, but not when ours are.
- Başkalarının hataları işaret edildiğinde bu hoşumuza gider, fakat bizimkiler işaret edildiğinde değil.
We agreed among ourselves.
- Biz kendi aramızda anlaştık.
We enjoyed ourselves at the seaside all day.
- Biz bütün gün deniz kenarında eğlendik.
We often hear it said that ours is essentially a tragic age.
- Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.
Their lifestyle is different from ours.
- Onların yaşam biçimi bizimkinden farklı.
We produce palm wine.
- Biz palmiye şarabı üretiyoruz.
We advertise our products on TV.
- Biz, TV'de ürünlerimizin reklamını yaparız.