bitirmek

listen to the pronunciation of bitirmek
Turkish - English
{f} end

Sami wanted to end his life. - Sami hayatını bitirmek istedi.

The referee blew his whistle to end the match. - Hakem maçı bitirmek için düdüğünü çaldı.

carry out
drink
round up
break up

She wanted to break up with him. - O onunla ilişkiyi bitirmek istiyordu.

Tom wants to break up with Mary. - Tom Mary ile ilişkiyi bitirmek istiyor.

round out
extinguish
have done with
close up
work off
finish up
kill
be through
shipwreck
put a stop to
(Politika, Siyaset) use up
drain
polish off
snuff out
put an end to
end up
pack up
tie
finish off
(Dilbilim) wrap up
swallow up
wind up
wind
point
cover
play out
accomplish
wash
run out of
expend
top off
fetch up
consummate
break up with

She wanted to break up with him. - O onunla ilişkiyi bitirmek istiyordu.

Tom wants to break up with Mary. - Tom Mary ile ilişkiyi bitirmek istiyor.

break off
exhaust
put through
get through something
(deyim) bring the curtain down
round
the close of the day
round off
transact
fulfill
clean

I didn't have time to finish cleaning the living room. - Oturma odasını temizlemeyi bitirmek için zamanım yoktu.

Tom wanted to finish cleaning the house before Mary got home. - Tom Mary eve gelmeden önce evi temizlemeyi bitirmek istiyordu.

end off
termine
do
follow through
finish

It is utterly impossible to finish the work within a month. - Bir ayda işi tamamen bitirmek imkansız.

This book is really difficult to finish reading in a week. - Bu kitabı okumayı bir haftada bitirmek gerçekten zor.

sign off
to kill, finish (someone), do (someone) in
bring to completion
graduate

I had no idea you were planning to go to graduate school. - Okulu bitirmek için gitmeyi planladığına dair hiçbir fikrim yoktu.

Mom’s goal was to graduate college but dad’s goal was mom. - Annemin amacı üniversiteyi bitirmekti ama babamın amacı annemdi.

consume
cease
run out
to please (someone) greatly, wow
deplete
close
to wreck (someone's) health, make a wreck of
make an end of
carry through
complete
bring to an end
bitirme
{i} completion
bitirme
finishing

Don't delay finishing the business. - İşi bitirmeyi erteleme.

I plan on finishing that in two or three minutes. - İki ya da üç dakika içerisinde onu bitirmeyi planlıyorum.

bitirmek (okulu)
get through
bitirmek (okulu)
go through
bitirmek, yok etmek
To end, to destroy
bitirmek işi taçlandırır
(Latin) finis coronat opus
bir çırpıda bitirmek
devour
bir şey yüzünden kendini yiyip bitirmek
be devoured by
içip bitirmek
drink up
ödeyerek bitirmek
extinguish
(okulu) bitirmek
get through
bitir
(Bilgisayar) end

The referee blew his whistle to end the match. - Hakem maçı bitirmek için düdüğünü çaldı.

He brought his speech to an end. - O konuşmasını bitirdi.

bitir
(Bilgisayar) end after
bitir
(Bilgisayar) break

Tom tried to break up the fight. - Tom kavgayı bitirmeye çalıştı.

I resolved to break up with her cleanly. - Onunla ilişkimi tamamen bitirmeye kesin karar verdim.

bitirme
exterminating
bitirme
conclude

I have to conclude this deal within a week. - Bir hafta içinde bu anlaşmayı bitirmek zorundayım.

bitirme
depletion
bitirme
finish

He was determined to finish the work at any cost. - O, ne pahasına olursa olsun işi bitirmeye kararlıydı.

I must finish it before I go out. - Dışarı çıkmadan önce onu bitirmeliyim.

bitirme
exhaustion
hepsini satıp bitirmek
sell off
tamamen bitirmek
finish up
bitir
end up

I never imagined we'd end up like this. - Böyle bitireceğimizi asla hayal etmedim.

How did you end up living in Tom's basement? - Tom'un bodrumunda yaşamayı nasıl bitirdin?

bitir
pack up
bitir
top off
bitir
used up
bitir
use up
bitir
carry through
bitir
conclude

I have to conclude this deal within a week. - Bir hafta içinde bu anlaşmayı bitirmek zorundayım.

That concludes our business. - O, işimizi bitiriyor.

bitir
{f} finish

I'll be with you as soon as I finish this job. - Bu işi bitirir bitirmez seninle birlikte olacağım.

Ann has just finished writing her report. - Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.

bitir
carry out
bitirme
termination
bitirme
{i} ending

The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War. - Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.

The ending wasn't a surprise. - Bitirme bir sürpriz değildi.

bitir
finished

I've finished typing the report. - Raporu yazmayı bitirdim.

Ann has just finished writing her report. - Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.

bitir
carry#out
bitir
carry#through
liseyi bitirmek
graduate from high school, graduate from senior high school, graduate from lycee
yeyip bitirmek
eat finish
bitir
transact

Sami finished the transaction and left. - Sami işlemi bitirdi ve ayrıldı.

bitir
usedup
bitir
useup
bitirme
graduation
bitirme
closure
bitirme
consumption
bitirme
perfection
burada bitirmek
call it a day
harcayıp bitirmek
get through
hemen işini bitirmek
give smb. a short shrift
içip bitirmek
drink off
bitirmek
do the trick
bitirmek
to go great guns
bitirmek
1. to complete a job successfully. 2. (for something) to be suitable for the job in hand
işi bitirmek
tie it up
işin çoğunu yapıp bitirmek
break the neck of a task
işini bitirmek
give smb. his quietus
işini bitirmek
1. to finish one's own work. 2. to finish (another's) job. 3. (Konuşma Dili) to cook (someone's) goose. 4. (Konuşma Dili) to finish off, bump off, kill
işini bitirmek
a) to finish with sb/sth b) to do away with, to kill (sb), to finish sb off
kendi kendini yiyip bitirmek
be consumed with
maçı berabere bitirmek
draw the match
okulu bitirmek
finish school
oyunu bitirmek
draw the stumps
safha safha bitirmek
(Hukuk) phase out
satıp bitirmek
clear out
savaşı bitirmek
sheathe the sword
yapıp bitirmek
(Hukuk) achieve
yiyip bitirmek
to eat sb up
yiyip bitirmek
raven
yiyip bitirmek
devour

An emptiness devours my heart. - Bir boşluk kalbimi yiyip bitirmektedir.

yiyip bitirmek
prey upon
yiyip bitirmek
guzzle
yiyip bitirmek
demolish
yiyip bitirmek
fret
yiyip bitirmek
make inroad into
çoğunu bitirmek
break the neck of a task
Turkish - Turkish
Onulmaz duruma getirmek, mahvetmek: "Yetişir koştuğum aşkın peşi sıra / Bitirdi beni bu içki, bu kumar."- C. S. Tarancı
Onulmaz duruma getirmek, mahvetmek
Güçsüz düşürmek, bitkin duruma getirmek, yormak
Bitmesini sağlamak, sona erdirmek, tüketmek, tamamlamak, sonuçlandırmak: "Bu işi sonuna kadar bitirmek lazım."- P. Safa
Güçsüz düşürmek, bitkin duruma getirmek, yormak: "Onu en çok bitiren Filistin, Irak cepheleri oldu."- A. Gündüz
Bitmesini sağlamak, sona erdirmek, tüketmek, tamamlamak, sonuçlandırmak
ikmal etmek
(Osmanlı Dönemi) RA'RAA
(Osmanlı Dönemi) TEBTİT
tamamlamak
mezun olmak
Bitirme
ikmal
Bitirme
mezuniyet
bitirme
Bitirmek işi, itmam, mezuniyet
English - Turkish

Definition of bitirmek in English Turkish dictionary

use kullanmak; kullanmak, suistimal etmek; kullanip bitirmek, tüketmek
kullanım tablosu
bitirmek
Favorites