I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
Get both a phone and internet access in a single package!
- Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!
There isn't a single cloud in the sky.
- Gökyüzünde tek bir bulut yok.
We generally drink tea after a meal.
- Biz genellikle bir öğünden sonra çay içeriz.
I'll buy you a drink.
- Sana bir içecek ısmarlayacağım.
I'm busy looking for an apartment.
- Ben bir daire aramakla meşgulüm.
It isn't a real apartment.
- O, gerçek bir daire değildir.
You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.
- Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.
He wore a top hat and a monocle.
- O bir silindir şapka ve bir tek gözlük taktı.
One lump of sugar, please.
- Bir küp şeker, lütfen.
Please put a lump of sugar in my coffee.
- Kahveme bir küp şeker koyun lütfen.
Two heads are better than one.
- Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
They all have arms, legs, and heads, they walk and talk, but now there's SOMETHING that wants to make them different.
- Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
Caesar erected a golden statue of Cleopatra.
- Sezar, Kleopatra'nın altından bir heykelini dikti.
They erected a statue in memory of Gandhi.
- Onlar Gandhi'nin anısına bir heykel diktiler.
I would like to go to the United States one day.
- Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
In 1860, Lincoln was elected President of the United States.
- 1860'ta Lincoln, Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına seçildi.
Unity is better than money.
- Birlik paradan daha iyidir.
He spoke of party unity.
- O, parti birliği hakkında konuştu.
I thought we were going to go somewhere.
- Bir yere gideceğimizi düşünmüştüm.
I remember seeing you all somewhere.
- Hepinizi bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.
Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
- Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.
Tom gave Mary an engagement ring.
- Tom Mary'ye bir nişan yüzüğü verdi.
I've got a pacemaker.
- Benim bir kalp pilim var.
This is a nice change of pace.
- Bu hoş bir değişiklik.
I sometimes wonder if I am a girl.
- Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
Would you like some coffee?
- Biraz kahve ister misin?
She attacked him with a baseball bat.
- O, bir beyzbol sopası ile ona saldırdı.
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
- Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
Have you ever squashed a tomato?
- Hiç bir domates ezdin mi?
Butternut squash is a good source of manganese, potassium, and vitamins A, C, and E.
- Balkabağı, iyi bir manganez, potasyum ve A, C ve E vitaminleri kaynağıdır.