In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
This is a good book, but that one is better.
- Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
I don't have a single enemy.
- Benim tek bir düşmanım yok.
Get both a phone and internet access in a single package!
- Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!
I'll buy you a drink.
- Sana bir içecek ısmarlayacağım.
He needs something to drink.
- İçecek bir şeye ihtiyacı var.
Can you tell the twins apart?
- İkizleri birbirinden ayırtedebilir misin?
We rented an apartment when we lived in New York.
- New York'ta yaşarken bir apartman dairesi kiraladık.
Monopoly is a popular game for families to play.
- Monopoly ailelerin oynaması için popüler bir oyun.
He read the poem in a monotone.
- O, şiiri monoton bir şekilde okudu.
One lump of sugar, please.
- Bir küp şeker, lütfen.
I have a lump in my breast.
- Benim mememde bir yumru var.
A cup of coffee cleared my head.
- Bir fincan kahve kafamı aydınlattı.
Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
- Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
They erected a statue in memory of Gandhi.
- Onlar Gandhi'nin anısına bir heykel diktiler.
The soldiers have erected a peace monument.
- Askerler bir barış anıtı diktiler.
The United States borders Canada.
- Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ile komşudur.
Which language is spoken in the United States of America?
- Amerika Birleşik Devletleri'nde hangi dil konuşuluyor?
He spoke of party unity.
- O, parti birliği hakkında konuştu.
Many Eastern religions teach that there is a unity behind the diversity of phenomena.
- Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir.
He lives somewhere about here.
- O, burada bir yerde yaşıyor.
I saw her somewhere two years ago.
- Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
Do you have any engagement tomorrow?
- Yarın herhangi bir randevun var mı?
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
He walked at a quick pace.
- O büyük bir hızla yürüdü.
This is a nice change of pace.
- Bu hoş bir değişiklik.
Do you want some coffee?
- Biraz kahve ister misin?
I sometimes wonder if I am a girl.
- Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
- Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
They began with a strong attack against the enemy.
- Düşmana karşı şiddetli bir taarruza geçtiler.
We should play squash together sometime.
- Bir ara birlikte duvar tenisi oynamalıyız.
Have you ever squashed a fly with your hand?
- Sen hiç elinle bir sinek ezdin mi?