I'm going to do that sometime.
- Bunu birgün yapacağım.
Tom should do that sometime.
- Tom bunu birgün yapmalı.
I've spent 500 dollars in one day.
- Bir günde 500 dolar harcadım.
Can you do it in one day?
- Onu bir günde yapabilir misin?
I couldn't say when exactly in my life it occurred to me that I would be a pilot someday.
- Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman oluştuğunu söyleyemem.
I want to go to America someday.
- Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
Her mother and her sister came to visit the young worker, and sometimes they spent a day with her.
- Annesi ve kız kardeşi genç işçiyi ziyaret etmek için geldi, ve bazen onunla birlikte bir gün geçirdiler.
Even the worthy Homer sometimes nods.
- Herkesin işi bir gün ters gidebilir.
To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin.
- Başkalarına iyilik etmek değerli bir harekettir; başkalarını incitmek bir günahtır.
This day started like any other ordinary day.
- Bu gün başka sıradan bir gün gibi başladı.