Definition of birden in Turkish English dictionary
- suddenly
If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
- Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
To our great surprise, he suddenly resigned.
- Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- suddenly, at once, short, bang, all of a sudden, all at once " ansızın, aniden; at a time, at the same time
- abruptly
- instantly
Instantly the girl saw her mother, she burst out crying.
- Kız annesini görür görmez birden ağlamaya başladı.
- sudden
If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
- Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
- Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- rapid
- slap-bang
- in a flash
- all at once
Everything happened all at once.
- Her şey birdenbire oldu.
All at once they began to laugh.
- Onlar hepsi birden gülmeye başladılar.
- in a while
- abrupt
- immediate
- at the same time
I prefer learning multiple languages at the same time.
- Aynı anda birden çok dil öğrenmeyi tercih ediyorum.
A mistake young people often make is to start learning too many languages at the same time, as they underestimate the difficulties and overestimate their own ability to learn them.
- Gençlerin sık yaptığı bir hata da; zorluklarını hafife alıp, kendi yeteneklerini de gözlerinde büyütürek aynı anda birçok dili birden öğrenmeye başlamaları.
- at a time
One can't do more than one thing at a time.
- Birisi bir seferde birden fazla şey yapamaz.
No one can do more than one thing at a time.
- Hiç kimse bir defada birden daha fazla şey yapamaz.
- short
After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.
- Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.
- all of a sudden
All of a sudden, the lights went on.
- Birdenbire ışıklar yandı.
All of a sudden the sky became dark.
- Birdenbire gökyüzü karardı.
- at a stroke
- snap
- at one heat
- slap bang
- instantaneous
- at once
They began to run all at once.
- Hep birden koşmaya başladılar.
How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.
- Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.
- slap
- at once, suddenly
- pop
In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest.
- Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.
- at a time, in one lot
- plump
- per saltum
- sharp
- instantaneously
- subito
- plunk
- birden fazla anlama gelen
- ambiguity
- birden fazla anlama gelme
- ambiguity
- birden çıkmak
- spring
- birden ..olmak
- wax
- birden akmak
- flush
- birden alev almak
- flare
- birden alevlenmek
- flare
- birden artmak
- boom
- birden başlamak
- break out
- birden başlamak
- burst out
- birden bir şeye başlamak
- break into
- birden bire
- immediate
- birden bire
- out of blue
- birden bire durmak (makine)
- die
- birden boşalma
- (Madencilik) inrush
- birden değişiveren
- erratic
- birden fazla anlama gelebilen
- ambiguous
- birden fazla boşluk
- (Bilgisayar) multiple spaces
- birden fazla hedef
- (Avcılık) multiple targets
- birden fazla organı etkileyen
- multiple
- birden fazla sayfa
- (Bilgisayar) multiple pages
- birden fazla sinyalin
- synchronization
- birden gelmek veya gözükmek
- (Askeri) pop-up
- birden hızla çekmek
- yank
- birden sertçe bırakıvermek
- flop
- birden çekerek
- twitching
- birden çok
- multiple
Tom was shot multiple times.
- Tom birden çok kez vuruldu.
Tom has multiple talents.
- Tom'un birden çok yeteneği vardır.
- birden çok
- poly-
- birden çok
- multi
I prefer learning multiple languages at the same time.
- Aynı anda birden çok dil öğrenmeyi tercih ediyorum.
Tom claimed that his father had raped him on multiple occasions.
- Tom babasının birden çok kez ona tecavüz ettiğini iddia etti.
- birden çok bağlantı
- (Bilgisayar) multilink
- birden çok dil
- (Bilgisayar) multilingual
- birden çok kullanıcı
- (Bilgisayar) multiple users
- birden çok olan
- (Ticaret) multiple
- birden çok yavru doğurmak
- litter
- birden üstüne atılmak
- pounce at
- birden üstüne atılmak
- pounce on
- birden çekme
- yank
- birden çekilmek
- yank
- birden bire
- suddenly
Tom suddenly became very busy.
- Tom birden bire çok meşgul oldu.
If you became blind suddenly, what would you do?
- Birden bire kör olsan ne yaparsın?
- birden yoğunluk kazanmak
- abrubtly/suddenly intensify
- birden aklına gelmek
- rush into one's mind
- birden aklından geçmek
- flash through one's mind
- birden artmak
- skyrocket
- birden artmak
- run up
- birden artmak
- shoot up
- birden açılmak
- fly open
- birden ağlamaya başlamak
- burst out crying
- birden ağlamaya başlamak
- burst into tears
- birden belirmek
- (Konuşma Dili) fly open
- birden bire belirmek
- pop-out
- birden biçim değiştirme
- instantaneous deformation
- birden biçim değiştirme
- instantaneous strain
- birden dolma
- rapid filling
- birden durmak
- stop short
- birden düşme
- slump
- birden düşmek
- slump
- birden fazla
- more than one
Does Tom have more than one girlfriend?
- Tom'un birden fazla kız arkadaşı var mı?
Tom certainly has had more than one job offer by now.
- Tom şu ana kadar birden fazla iş teklifi aldı.
- birden fazla alana etki eden
- multi-domain
- birden fazla açılır menü
- (Bilgisayar) multiple popup
- birden fazla birimden oluşan
- (İnşaat) multi-unit
- birden fazla dosya seçimi
- (Bilgisayar) multiple files selection
- birden fazla iletişim kuralı
- (Bilgisayar) multiprotocol
- birden fazla işi olmak
- pluralize
- birden fazla makamı olma
- plurality
- birden fazla makamı olma
- pluralism
- birden fazla pencere
- (Bilgisayar) multiple windows
- birden fazla seçeneği olmak
- have more than one string to one's bow
- birden fazla tedarıkçi
- multi-vendor
- birden fazla yolu olan
- multiway
- birden fazla yöntemi olan
- multiway
- birden fazla çizim
- (Bilgisayar) multiple plots
- birden gaza basmak
- put one's foot to the floor
- birden gelişen
- fulminating
- birden gelişen
- fulminant
- birden genişleme
- sudden expansion
- birden gerçeği anladım ki
- truth burst in me
- birden gerçeği anladım ki
- the truth burst upon me
- birden gerçeği anladım ki
- truth burst upon me
- birden gerçeği anladım ki
- the truth burst in upon me
- birden geçiş
- sudden transition
- birden girmek
- rush into
- birden görerek satın alan
- (Ticaret) impulse buyer
- birden hücum etmek
- burst on
- birden hızla yükselen
- skyrocketed
- birden hızla yükselme
- skyrocketing
- birden hızla çekme
- yanking
- birden içeriye girmek
- burst inward
- birden kapanma
- emergency shut down
- birden kapmak
- catch at
- birden kopma
- instantaneous rupture
- birden kırılma
- instantaneous rupture
- birden parlamak
- blaze up
- birden parlayan yıldız
- nova
- birden patlamalı kapçık
- (Madencilik) instantaneous blasting cap
- birden sinirlenmek
- fly into a rage
- birden söylemek
- snap out
- birden sıvılanma
- spontaneous liquefaction
- birden tutuşma
- deflagration
- birden yoğunluk kazanmak
- intensify suddenly
- birden yoğunluk kazanmak
- gain (a) sudden intensity
- birden yoğunluk kazanmak
- suddenly become intense
- birden yoğunluk kazanmak
- intensify abrubtly
- birden yoğunluk kazanmak
- suddenly intensify
- birden yoğunluk kazanmak
- suddenly become dense
- birden yükselme
- zoom
- birden yükselmek
- zoom
- birden zengin olan
- upstart
- birden zengin olan kimse
- upstart
- birden zengin olmuş
- arriviste
- birden çekme
- twitch
- birden çekmek
- whip out
- birden çekmek
- twitch
- birden çok ana makine
- (Bilgisayar) multiple hosts
- birden çok besleyicili
- (Bilgisayar) multifeeder
- birden çok bit ecc
- (Bilgisayar) multi-bit ecc
- birden çok bit hatası
- (Bilgisayar) multi-bit error
- birden çok değer
- (Bilgisayar) multiple values
- birden çok değerli
- (Bilgisayar) multi-valued
- birden çok hat
- (Bilgisayar) multiple lines
- birden çok konu başlığı
- (Bilgisayar) multiple titles
- birden çok kopyalı
- (Bilgisayar) multi instance
- birden çok nokta
- (Bilgisayar) multi-spot
- birden çok ortam
- (Bilgisayar) multiple media
- birden çok para kazanmak
- be in the money
- birden çok satır
- (Bilgisayar) multi-line
- birden çok spot
- (Bilgisayar) multi spot
- birden çok tarih
- (Bilgisayar) multiple dates
- birden çok yayın
- (Bilgisayar) multicasts
- birden çok yolculuk için indirimli tarifeler var mı
- Are there any discount fares for multiple trips
- birden çökme
- sudden sag
- birden öfkelenmek
- fly off the handle
- birden önce
- before one
Zero is what comes before one.
- Sıfır birden önce gelen şeydir.
Zero comes before one.
- Sıfır birden önce gelir.
- her yerde birden bulunan
- ubiquitous
- hepsi birden
- to a man
- hepsi birden
- all at once
- birden bire
- abruptly
- birden çok
- multiword
- duyguların birden değişmesi
- revulsion
- hep birden
- together
- hep birden
- at once
Everyone talked at once.
- Herkes hep birden konuştu.
I can't invite all my friends at once.
- Bütün arkadaşlarımı hep birden davet edemem.
- hep birden
- all at once
They began to run all at once.
- Hep birden koşmaya başladılar.
- hep birden
- all together
- hep birden
- with one voice
- hepsi birden sahneden çıkar
- exeuntomnes
- her yerde birden bulunma
- omnipresence
- iki dalda birden alınan şeref nişanı
- double first
- iki film birden
- double feature
- iki rolü birden oynamak
- double
- ritmi birden değiştirmek
- syncopate
- ritmin birden değişmesi
- syncopation
- sesin iki telde birden çalınması
- double stop
- yükseklere çıkıp birden inen heyecanlı tren
- roller coaster