birbirleriyle

listen to the pronunciation of birbirleriyle
Turkish - English
with each other

Tom and Mary are always flirting with each other. - Tom ve Mary her zaman birbirleriyle flört ediyorlar.

They shook hands with each other. - Birbirleriyle tokalaştılar.

birbirleriyle yarışan
(İnşaat) competitive
birbiri
one another

We helped one another. - Birbirimize yardımcı olduk.

Let's try to understand one another. - Birbirimizi anlamaya çalışalım.

birbiri
each other

Japan and China differ from each other in many ways. - Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.

My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it! - Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.

birbiri
each other, one another
birbiri
{f} interconnected

Everything is interconnected. - Her şey birbirine bağlıdır.

Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected. - Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.

Turkish - Turkish

Definition of birbirleriyle in Turkish Turkish dictionary

BiRBiRi
Biri diğerinin yanı sıra
BiRBiRi
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu: "O zaman on dört paşa, büyük, hudutsuz bir hayret içinde İzzet Paşa'nın, sonra da birbirlerinin yüzüne baktılar."- N. S. Örik
birbiri
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu