People should be honest with one another.
- İnsanlar birbirlerine karşı dürüst olmalı.
They give presents to one another.
- Birbirlerine hediyeler verirler.
Rainy days seemed to follow one another all summer.
It is our duty to help one another.
- Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.
We should try to understand one another.
- Biz birbirimizi anlamaya çalışmalıyız.
My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
- Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
- Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
Everything is interconnected.
- Her şey birbirine bağlıdır.
Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.
- Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.