Could I get a little piece of that cake?
- O pastadan bir parça alabilir miyim?
Tom got a little pie.
- Tom pastanın bir parçasını aldı.
The air feels somewhat cold this morning.
- Bu sabah hava bir parça soğuk geliyor.
Tom cut his sister a piece of cake.
- Tom kız kardeşine bir parça kek kesti.
I tried a piece of cake and it was delicious.
- Bir parça kek tattım ve o lezzetliydi.
This town hasn't changed a bit since the 1970's.
- Bu şehir 1970'lerden beri bir parça değişmedi.
Save me some of that mutton. I'm starving for a bit of meat.
- Bana o koyun etinden biraz ayır. Bir parça et için açlıktan ölüyorum.
Please turn up the AC a little bit.
- Lütfen AC'yi bir parça aç.
But, I don't eat even a little bit of meat.
- Fakat ben bir parça et bile yemiyorum.
I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen.
- Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.
Tom cut his sister a piece of cake.
- Tom kız kardeşine bir parça kek kesti.
The air feels somewhat cold this morning.
- Bu sabah hava bir parça soğuk geliyor.
On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
- Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
It's clear Tom doesn't have an ounce of humanity.
- Tom'un bir parça insanlığının olmadığı açık.
Persian Gulf is an element of historical identity of Iranian People.
- İran körfezi, İran halkındaki tarihsel kimliğin bir parçasıdır.
I thought I was part of the problem.
- Sorunun bir parçası olduğumu düşündüm.