Definition of bir gün in Turkish English dictionary
- one fine day
- one day, some day, someday
- one day
I've spent 500 dollars in one day.
- Bir günde 500 dolar harcadım.
I would like to go to America one day.
- Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
- some day or other
- some day
- someday
I want to go to the UK someday.
- Bir gün İngiltere'ye gitmek istiyorum.
I want to go to America someday.
- Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
- sometime
Her mother and her sister came to visit the young worker, and sometimes they spent a day with her.
- Annesi ve kız kardeşi genç işçiyi ziyaret etmek için geldi, ve bazen onunla birlikte bir gün geçirdiler.
Even the worthy Homer sometimes nods.
- Herkesin işi bir gün ters gidebilir.
- other
The Princess and the Irishman recognised each other, and were married, and had a great wedding that lasted for a year and a day.
- Prenses ve İrlandalı birbirini tanıyordu ve evlilerdi ve bir yıl bir gün süren büyük bir düğün yapmışlardı.
The Berbers have lived for thousands of years where others could not survive even one day.
- Berberler binlerce yıldır yaşıyor ve başkaları bir gün bile hayatta kalamadı.
- bir gün erken ayrılmak istiyorum
- I want to leave one day earlier
- bir gün önce
- the day before
George Washington arrived the day before.
- George Washington bir gün önce geldi.
I found the book which I had lost the day before.
- Bir gün önce kaybettiğim kitabı buldum.
- birgün
- sometime
I'm going to do that sometime.
- Bunu birgün yapacağım.
Tom should do that sometime.
- Tom bunu birgün yapmalı.
- birgün
- some fine day
- D günü: Belirli bir harekatın başladığı ya da başlayacağı gün (NATO)
- (Askeri) unnamed day on which operations commence or are scheduled to commence
- bir aktif görev birliğinin konuşlanma veya yeniden konuşlanma emrini aldığı gün
- (Askeri) day an active duty unit is notified for deployment or redeployment
- bir iki gün içinde
- in a day or two
- bunu tamir etmek bir gün sürer
- It will take us a day to repair it
- felekten bir gün çalmak
- to go on a spree, to go on a binge, to go to town
- felekten bir gün/gece çalmak
- to have a very enjoyable day/evening
- günlerden bir gün
- one of these days
- günlerden bir gün once upon
- a time
- güzel bir gün
- It's a nice day
- herkesin şansı bir gün güler
- every dog has it's day
- kötü bir gün
- It's a nasty day
- yarın bulutlu bir gün olacak
- It will be cloudy tomorrow
- yarın güneşli bir gün olacak
- It will be sunny tomorrow
- yarın rüzgârlı bir gün olacak
- It will be windy tomorrow
- yarın yağmurlu bir gün olacak
- It will be rainy tomorrow
- çok başarılı bir gün
- field day
- çok keyifli bir gün geçirdim teşekkür ederim
- I enjoyed myself today thank you
- özel bir tarihe denk gelmeyen gün
- ferial day
- ıyi bir gün için çok teşekkür ederim
- Thank you for a nice day