The door was opened a little.
A little water has spilled.
Put some salt on your meat.
- Etinin üzerine biraz tuz koy.
My mother bought some apples at a fruit store.
- Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı.
Add a little more pepper.
- Biraz daha biber ekle.
Could you please speak a little bit more slowly?
- Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
It's a bit strange to me.
- O bana biraz garip geldi.
Can I give you a bit of advice?
- Sana biraz tavsiye verebilir miyim?
Give me some coffee if there is any left.
- Eğer kaldıysa bana biraz kahve ver.
Would you like any dessert?
- Biraz tatlı ister misiniz?
You should relax a bit.
- Biraz sakinleşmelisin.
Could you move the chair a bit?
- Sandalyeyi biraz oynatabilir misiniz?
He is something of an expert on oriental art.
- O, oryantal sanatında birazcık uzmandır.
You're something of a troublemaker, aren't you?
- Sen biraz baş belasısın, değil mi?
Tom seemed to be somewhat disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığı uğramış gibi görünüyordu.
The washing machine is somewhat out of order.
- Çamaşır makinesi biraz bozuk.
She needed some money to buy something to feed her dog.
- Köpeğini besleyecek bir şey almak için biraz paraya ihtiyacı vardı.
Tom asked Mary for some money so he could buy something to eat.
- Tom Mary'den yiyecek bir şey alabilmesi için biraz para istedi.
Tom seems mildly interested.
- Tom biraz ilgili görünüyor.
Tom only looks mildly interested.
- Tom sadece biraz ilgili görünüyor.
The weather is a shade better today.
- Hava bugün biraz daha iyi.
He is a shade better today.
- O bugün biraz daha iyi.
Do you want a spot of coffee?
- Biraz kahve ister misiniz?
Mr. Bush had slightly more votes than Mr. Gore.
- Bay Bush, Bay Gore'dan biraz daha fazla oy aldı.
Tom is slightly under the weather today.
- Tom, bugün biraz keyfsiz.
John, you've been working too hard. Have a seat and rest awhile.
- John, çok çalışıyorsun. Otur ve biraz dinlen.
You'd be able to do the puzzle if only you had a little bit more patience.
- Biraz daha sabırlı olsaydın, bulmacayı yapabilecektin.
I was a little bit disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğradım.
Tom seems mildly interested.
- Tom biraz ilgili görünüyor.
Tom only looks mildly interested.
- Tom sadece biraz ilgili görünüyor.