I don't enjoy riddles.
- Ben bilmecelerden zevk almıyorum.
I thought Tom liked riddles.
- Tom'un bilmeceleri sevdiğini düşünüyordum.
It is no use trying to solve the riddle.
- Bilmeceyi çözmeye çalışmanın faydası yok.
Can you answer this riddle?
- Bu bilmeceyi cevaplayabilir misin?
Tom solved the puzzle after Mary gave him a few hints.
- Mary ona birkaç ipucu verdikten sonra Tom bilmeceyi çözdü.
She solved the puzzle with ease.
- O, bilmeceyi kolaylıkla çözdü.
The question of free will is a prickly conundrum to religion.
- Özgür irade sorunu din için bir dikenli bir bilmece.
Russia is a riddle wrapped in a mystery inside an enigma.
- Rusya, bir muammanın içindeki gizemle sarılmış bir bilmece.