Definition of bilgisi in Turkish English dictionary
- info
- Short form of the word information
- Info is information. For more info phone 414-3935. information (information)
- (about, about html) View: about
- Informations on PN diods
- Generic top-level domain Unrestricted, but generally used for informative purposes
- A tabular DBMS used by ARC/INFO to store and manipulate feature attribute and related tables
- a message received and understood
- read Info documents
- A tabular DBMS used by ArcInfo to store and manipulate feature attribute tables and other related tables
- Information
- A tabular DBMS used by ARC/INFO to store and manipulate feature attribute tables and other related tables
- An INFO file provides information about the files contained within a fileset This information includes type, mode, ownership, checksum, size, and pathname attributes INFO files exist in the depot catalog and the Installed Products Database to describe the files contained in each existing fileset
- Is an abbreviation for information
- Leos Tovarek, Ph D
- (f ) ou intox (f ) A succinct summing up of the ongoing debate over the quality, or not, of today's mass media: sont-ils source d'information ou d'intoxication? Est-ce de l'info ou de l'intox? "Do they inform or deform?"
- A form of hypertext help page which can be read from within Emacs or by using the info command These pages can also be printed Info pages are created with TeXinfo
- While the game was running, one of the buttons in the menu bar read "Info"; this button took players to the Help pages All Help pages provide access to the Quick Start and Instructions
- information slot describing the value
- This command retrieves the "info" file for a list The info file is a short text description of the list It usually contains the list's charter or other information about its purpose, as well as instructions on how to unsubscribe and/or contact the list's maintainer If you have the list configuration set to include the "Date in Info", then Majordomo will insert the current date and time at the top of the info file for you, each time you update it This command may be made made private so only list members can use it
- bilgi
- information
I want specific information.
- Özellikli bilgi istiyorum.
The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
- Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
- bilgi
- {i} data
We examined the following magazines to collect the data.
- Bilgi toplamak için aşağıdaki dergileri inceledik.
They conducted the following experiment to collect the data.
- Bilgi toplamak için aşağıdaki deneyi yaptı.
- bilgi
- {i} knowledge
Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work.
- Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.
I don't have much knowledge of physics.
- Fizik hakkında çok fazla bilgim yok.
- bilgisi olmak
- be aware of
- bilgisi geniş
- learnedness
- bilgisi yok
- out of touch
- bilgisi dahilinde
- information within
- bilgisi olmadan
- information without
- bilgisi dahilinde
- (Politika, Siyaset) with the implicit approval of
- bilgisi dışında
- without one's knowledge
- bilgisi olan
- conversant
- bilgisi olmak
- wise up to
- bilgisi olmak
- have knowledge of
- bilgisi olmak
- (Konuşma Dili) be clued up
- bilgisi olmamak
- have no knowledge
- bilgisi olmamak
- be in the dark
- bilgisi olmamak
- (deyim) be in the dark about
- bilgisi olmamak
- have no information
- bir konuda bilgisi veya yetkisi olan kimse
- knowledge or authority on a subject that one
- fen bilgisi
- (Eğitim) science
The lesson is science.
- Dersimiz fen bilgisi.
Tom is a science teacher.
- Tom bir fen bilgisi öğretmeni.
- ahlak bilgisi
- moral knowledge
- bilgi
- instruction
I have attached instructions on how to use FTP to access our files.
- Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.
A computer program is a list of instructions that tell the computer what to do.
- Bir bilgisayar programı bilgisayara ne yapacağını söyleyen bir talimatlar listesidir.
- bilgi
- advice
She gave me advice as well as information.
- O, bilginin yanı sıra bana tavsiye verdi.
The more information you give me, the better the advice I can provide you.
- Bana ne kadar fazla bilgi verirseniz size o kadar daha iyi tavsiye verebilirim.
- bilgi
- know-how
- sağlık bilgisi
- hygiene
- belge bilgisi
- (Bilgisayar) document information
- bilgi
- science
I'm an eighth-grade science teacher in Boston.
- Boston'da sekizinci sınıf fen bilgisi öğretmeniyim.
The lesson is science.
- Dersimiz fen bilgisi.
- bilgi
- (Bilgisayar) quote
- bilgi
- (Bilgisayar) more info
I think we need more information.
- Sanırım daha çok bilgiye ihtiyacımız var.
Congress asked for more information.
- Kongre daha fazla bilgi istedi.
- bilgi
- understanding
- bilgi
- (Argo) drum
- bilgi
- (Bilgisayar) cc
- bilgi
- learned
The learned are apt to despise the ignorant.
- Bilgili insanlar cahil insanları küçümseme eğilimindedir.
We learned as much as possible about their culture before visiting them.
- Onları ziyaret etmeden önce, kültürleri hakkında mümkün olduğu kadar çok bilgi sahibi olduk.
- bilgi
- (Bilgisayar) help
Television helps us widen our knowledge.
- Televizyon bilgimizi genişletmemize yardımcı olur.
If you need any help, let me know.
- Herhangi bir yardıma ihtiyacınız olursa, beni bilgilendirin.
- bilgi
- (Bilgisayar) informative
This is a very informative article.
- Bu çok bilgilendirici bir yazı.
- bilgi
- news
Electronic news media is our primary source of information.
- Elektronik haber medya temel bilgi kaynağımızdır.
News can be accessed on your computer.
- Bilgisayarınızda habere erişilebilir.
- bilgi
- (Felsefe) cognition
- bilgi
- (Bilgisayar) prompt
- bilgi
- cognisance
- bilgi
- input
- bilgi
- (Bilgisayar) informational
- bilgi
- aviso
- bilgi
- letter
He could get the information by reading the letter.
- Mektubu okuyarak bilgi alabilir.
This letter contains sensitive information that may offend some people.
- Bu mektup, bazı insanlar gücendirecek hassas bilgiler içermektedir.
- bilgi
- enlightenment
- bilgisi olmak
- have a clue
do you have a clue about this? - bu konuda bir fikrin/bilgin var mı?.
- devlet bilgisi
- government information
- etiket bilgisi
- (Bilgisayar) label information
- fen bilgisi öğretmeni
- (Eğitim) science teacher
- halk bilgisi
- folklore
- ilgi alanı bilgisi
- domain knowledge
- kilitlenme bilgisi
- (Bilgisayar) crash dump
- kimlik bilgisi
- (Bilgisayar) credentials
- kimlik kanıtlama bilgisi
- (Bilgisayar) authentication information
- konu bilgisi
- (Bilgisayar) topic information
- konum bilgisi
- (Bilgisayar) location information
- okundu bilgisi
- (Bilgisayar) receipts
- okundu bilgisi
- (Bilgisayar) read receipt
- pek bilgisi olmayan
- ignorant
- profil bilgisi
- (Bilgisayar) profile info
- sınıf bilgisi
- (Bilgisayar) class info
- tarih bilgisi
- (Bilgisayar) timestamp
- yineleme bilgisi
- (Bilgisayar) replica information
- yurt bilgisi
- civics
- yöntem bilgisi
- (Ticaret) know-how
- üretim bilgisi
- (Bilgisayar) firmware revision
- bilgi
- cognizance
- bilgi
- steer
That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.
- O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.
- bilgi
- reprint
- bilgi
- report
The suspect reportedly stole computers.
- Söylendiğine göre sanık bilgisayarları çalmış.
I'd like to add some information to my report.
- Raporuma bazı bilgiler eklemek istiyorum.
- bilgi
- word
Is there any word on Tom's condition?
- Tom'un durumu hakkında bir bilgi var mı?
Tom didn't know how to translate the word computer because the people he was talking to had never seen one.
- Konuştuğu insanlar daha önce bir bilgisayar görmedikleri için Tom computer kelimesini nasıl çevireceğini bilmiyordu.
- bilgi
- lore
- bilgi
- fact
Mary pretended to be working on her computer, but in fact she was eavesdropping on the conversation.
- Mary bilgisayarında çalışıyor gibi davrandı ama aslında o, konuşmaya kulak misafiriydi.
That factory is for the manufacture of computers.
- O fabrika, bilgisayar üretimi içindir.
- bilgi
- snippet
- bilgi
- {i} notice
I'll have to take that question on notice.
- Bu soruyu gerekli bilgiyi edindikten sonra yanıtlayacağım.
- bağlayıcı tarife bilgisi
- (Ticaret) binding tariff information
- bilgi
- information on
- bilgi
- knowledge of
He has a good knowledge of Japanese religion.
- O Japon diniyle ilgili iyi bir bilgiye sahiptir.
Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work.
- Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.
- bilgi
- ınformation
- cümle bilgisi
- syntax
- geniş ve derin bilgisi olan
- which is broad and deep knowledge
- ses bilgisi
- phonology
- Karar Vericiler Sistemi İçin Milli Askeri Komuta Sistemi (NMCS) Bilgisi
- (Askeri) National Military Command System (NMCS) Information for Decision Makers System
- aile bilgisi
- marital information
- alman yurttaşlık bilgisi
- german civics
- alış bilgisi;
- (Askeri) receive data
- arazi bilgisi
- terrain intelligence
- atış bilgisi
- ballistics
- ay bilgisi
- selenology
- ayar bilgisi
- calibration information
- bakteri bilgisi
- bacteriology
- balıkçılık bilgisi
- fishery
- besidüzen bilgisi
- dietetics
- beslenme bilgisi
- (Tıp) threpsology
- bilgi
- griff
- bilgi
- learning
Learning and cherishing data are not just the domain of Jewish people.
- Bilgiye değer verip öğrenmek Yahudilerin tekelinde değildir.
The hardest part of learning a language is knowing the vocabulary by heart.
- Dil öğrenmenin en zor kısmı kelime bilgisini ezberlemektir.
- bilgi
- knowledge, learning; information
- bilgi
- inside dope
- bilgi
- gleanings
- bilgi
- acquaintance
I have a nodding acquaintance with him.
- Onunla ilgili çok az bilgim var.
- bilgi
- griffin
- bilgi
- intelligence
If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies.
- Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gönderilecektir.
Intelligence and knowledge are two very different things.
- Zeka ve bilgi iki çok farklı şeydir.
- bilgi
- info
The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
- Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
Did you inform your teacher of this?
- Bununla ilgili öğretmenini bilgilendirdin mi?
- bilgi
- instructions
I have attached instructions on how to use FTP to access our files.
- Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.
A computer program is a list of instructions that tell the computer what to do.
- Bir bilgisayar programı bilgisayara ne yapacağını söyleyen bir talimatlar listesidir.
- bilgi
- savvy
- bilgi
- gen
I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
- Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
You broke the computer. Nice going, genius.
- Bilgisayarı bozdun. Aferin, dahi.
- bilgi
- conveyance
- bilgi
- dope
- bilgi
- information; data
- bilgi
- line
- bilgi
- know how
It is becoming important for us to know how to use a computer.
- Bir bilgisayarın nasıl kullanılacağını bilmemiz bizim için önemli hale geliyor.
Do you know how to use a personal computer?
- Kişisel bir bilgisayarı nasıl kullanacağınızı biliyor musunuz?
- bilgi
- info , information
- bilgi
- knowhow
- bilgisi olmak
- (Mukavele) acquaint
- derin yapı bilgisi
- (Dilbilim) deep grammar
- dil bilgisi araçları
- (Bilgisayar) spelling tools menu
- dizin bilgisi
- (Bilgisayar) index information
- doku bilgisi
- tectology
- doğa bilgisi
- natural history
- durgun mıknatıslar bilgisi
- magnetostatics
- düzen bilgisi
- (Dilbilim) tactics
- edilgen dil bilgisi
- (Dilbilim) passive language knowledge
- edilgen sözcük bilgisi
- (Dilbilim) passive vocabulary
- edim bilgisi
- pragmatics
- eskiyazı bilgisi
- paleography
- etken dil bilgisi
- (Dilbilim) active language knowledge
- ezgi bilgisi
- (Dilbilim) melodics
- eğreltiotları bilgisi
- pteridology
- fatura bilgisi
- (Ticaret) billing data
- firma bilgisi
- tradename
- gemi varış bilgisi; deniz güvenlik ofislerinde mevcut gemi ve liman kaptanı list
- (Askeri) vessel arrival data, list of vessels available to marine safety offices and captains of the port
- girdi bilgisi
- input data
- giriş bilgisi
- input data
- görev bilgisi
- deontology
- güzel konuşma bilgisi
- paralinguistics
- hava şartları bilgisi
- meteorology
- hece bilgisi
- syllable information
- hece yazım bilgisi
- (Dilbilim) syllabography
- hedefte hava durumu ve bilgisi
- (Askeri) target weather and intelligence
- hub bilgisi
- (Bilgisayar) hub information
- hukuk bilgisi
- legal knowledge
- ikincil bölüm bilgisi
- (Ticaret) secondary segment information
- ilaç miktarları bilgisi
- posology
- inançlar bilgisi
- dogmatics
- inşaat bilgisi
- tectonics
- istemci bilgisi
- (Bilgisayar) clientinfo
- kalp bilgisi
- cardiology
- kavim ve ırk bilgisi
- ethnography
- kritik nükleer silahla tasarım bilgisi
- (Askeri) critical nuclear weapons design information
- krominans bilgisi
- chrominance information
- kuyruk bilgisi
- (Bilgisayar) queue information
- madalya ve para bilgisi
- numismatics
- malzeme bilgisi
- (Askeri) materiel cognisance
- microsoft sistem bilgisi
- (Bilgisayar) microsoft system info
- microsoft sistem bilgisi
- (Bilgisayar) microsoft system information
- microsoft sistem bilgisi durum
- (Bilgisayar) microsoft system info status
- milli güvenlik bilgisi
- national security information
- modem bilgisi
- (Bilgisayar) modem information
- nemli hava ölçme bilgisi
- (Gıda) psychrometry
- okundu bilgisi gönder
- (Bilgisayar) send receipt
- oylum bilgisi
- (Bilgisayar) volume info
- pazarlama bilgisi
- (Ticaret) marketing knowhow
- piyasa bilgisi
- (Ticaret) local knowledge
- renk bilgisi
- chromatics
- renklilik bilgisi
- chrominance information
- rüzgâr bilgisi
- anemology
- sağlık bilgisi
- sağlıkbilgisi
- sebep bilgisi
- aetiology
- ses bilgisi
- (Bilgisayar) phonetic guide
- ses bilgisi
- sonics
- sesüstü bilgisi
- ultrasonics
- sunucu bilgisi
- (Bilgisayar) server information
- sürtünme bilgisi
- tribology
- tabiat bilgisi nature study
- (taught in schools)
- telemetre bilgisi
- telemetry intelligence
- telif hakkı bilgisi
- (Bilgisayar) copyright information
- temel bilgisi
- grounding
- uzay uçuş bilgisi
- astronautics
- video bilgisi değişim sistemi
- (Askeri) video information exchange system
- web bilgisi
- (Bilgisayar) web info
- yazar dili bilgisi
- (Dilbilim) grammetrics
- yurt bilgisi civics
- (a subject taught in schools)
- yurttaşlık bilgisi
- civics
- yurttaşlık bilgisi civics
- (a subject taught in schools)
- Üs Bilgisi Dijital Dağıtım Sistemi
- (Askeri) Base Information Digital Distribution System
- çekirdek bilgisi
- nuclear physics
- çıkış bilgisi
- output data
- ölçüm bilgisi
- metrology
- özel meteoroloji bilgisi
- (Askeri) special weather intelligence
- öğretim bilgisi
- didactics
- öğretim bilgisi
- didactics didaktik
- ıngilizce bilgisi
- knowledge of English