The social worker was asked to follow up the information about the Stevenson family.
- Sosyal görevliden Stevenson ailesi hakkındaki bilgiyi takip etmesi istedi.
Get me all the information you can on this matter.
- Bu konuyla ilgili alabildiğin tüm bilgiyi bana getir.
We examined the following magazines to collect the data.
- Bilgi toplamak için aşağıdaki dergileri inceledik.
The data is often inaccurate.
- Bilgi çoğunlukla yanlıştır.
I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
- Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
I don't have much knowledge of physics.
- Fizik hakkında çok fazla bilgim yok.
A computer program is a list of instructions that tell the computer what to do.
- Bir bilgisayar programı bilgisayara ne yapacağını söyleyen bir talimatlar listesidir.
I have attached instructions on how to use FTP to access our files.
- Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.
The more information you give me, the better the advice I can provide you.
- Bana ne kadar fazla bilgi verirseniz size o kadar daha iyi tavsiye verebilirim.
She gave me advice as well as information.
- O, bilginin yanı sıra bana tavsiye verdi.
I'm an eighth-grade science teacher in Boston.
- Boston'da sekizinci sınıf fen bilgisi öğretmeniyim.
The lesson is science.
- Dersimiz fen bilgisi.
I think we need more information.
- Sanırım daha çok bilgiye ihtiyacımız var.
We need more information.
- Bize daha fazla bilgi lâzım.
We learned about that from reliable sources.
- Güvenilir kaynaklardan onun hakkında bilgi edindim.
I learned about you from Tom.
- Tom'dan senin hakkında bilgi edindim.
This information may help you find a cure.
- Bu bilgi bir şifa bulmana yardımcı olabilir.
If you need any help, let me know.
- Herhangi bir yardıma ihtiyacınız olursa, beni bilgilendirin.
This is a very informative article.
- Bu çok bilgilendirici bir yazı.
I read the newspaper to keep myself informed.
- Kendimi bilgilendirmek için gazete okurum.
You want more information about our activities? Subscribe to our newsletter.
- Bizim faaliyetleri hakkında daha fazla bilgi ister misiniz? Bültenimize abone olun.
He could get the information by reading the letter.
- Mektubu okuyarak bilgi alabilir.
He was able to get the information by reading the letter.
- Mektubu okuyarak bilgi edinebildi.
That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.
- O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.
The suspect reportedly stole computers.
- Söylendiğine göre sanık bilgisayarları çalmış.
I'd like to add some information to my report.
- Raporuma bazı bilgiler eklemek istiyorum.
Tom didn't know how to translate the word computer because the people he was talking to had never seen one.
- Konuştuğu insanlar daha önce bir bilgisayar görmedikleri için Tom computer kelimesini nasıl çevireceğini bilmiyordu.
I don't think that's a real word.
- Bunun gerçek bir bilgi olduğunu sanmıyorum.
Write down the facts needed to convince other people.
- Başka insanları ikna etmek için gerekli olan bilgileri yazın.
The text above contains no accurate facts on the matter.
- Yukarıdaki metin konuyla ilgili kesin bilgiler içermiyor.
I'll have to take that question on notice.
- Bu soruyu gerekli bilgiyi edindikten sonra yanıtlayacağım.
He has a good knowledge of Japanese religion.
- O Japon diniyle ilgili iyi bir bilgiye sahiptir.
I don't have much knowledge of physics.
- Fizik hakkında çok fazla bilgim yok.
The hardest part of learning a language is knowing the vocabulary by heart.
- Dil öğrenmenin en zor kısmı kelime bilgisini ezberlemektir.
Learning and cherishing data are not just the domain of Jewish people.
- Bilgiye değer verip öğrenmek Yahudilerin tekelinde değildir.
I have a nodding acquaintance with him.
- Onunla ilgili çok az bilgim var.
If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies.
- Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gönderilecektir.
Intelligence and knowledge are two very different things.
- Zeka ve bilgi iki çok farklı şeydir.
The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
- Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
Did you inform your teacher of this?
- Bununla ilgili öğretmenini bilgilendirdin mi?
I have attached instructions on how to use FTP to access our files.
- Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.
A computer program is a list of instructions that tell the computer what to do.
- Bir bilgisayar programı bilgisayara ne yapacağını söyleyen bir talimatlar listesidir.
You broke the computer. Nice going, genius.
- Bilgisayarı bozdun. Aferin, dahi.
Fully automatic story generation remains an unsolved problem for computer scientists.
- Tam otomatik hikaye üretimi bilgisayar bilim adamları için çözülmemiş bir sorun kalmaya devam etmektedir.
Tom didn't know how to translate the word computer because the people he was talking to had never seen one.
- Konuştuğu insanlar daha önce bir bilgisayar görmedikleri için Tom computer kelimesini nasıl çevireceğini bilmiyordu.
It is becoming important for us to know how to use a computer.
- Bir bilgisayarın nasıl kullanılacağını bilmemiz bizim için önemli hale geliyor.
Yeterince malumatımız yok.
- Yeterli bilgimiz yok.