You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
- Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
She is never online, even during her vacation.
- O, tatili sırasında bile asla çevrimiçi değil.
Nobody can do that as well as I can, not even Tom.
- Kimse bunu benim yapabildiğim kadar iyi yapamaz, Tom bile.
Nobody can do that as well as me, not even Tom.
- Kimse bunu benim kadar iyi yapamaz, Tom bile
Even if my house catches fire it would soon be put out.
- Evim yansa bile kısa sürede söndürülürdü.
He'll play golf even if it rains.
- Yağmur yağsa bile golf oynayacak.
Even though you don't like this, you must eat it.
- Bunu sevmesen bile, yemelisin.
I shall return the books to him even though he doesn't need them.
- Onlara ihtiyacı olmasa bile kitapları ona iade edeceğim.
At that hospital, even if you've got an appointment you have to wait at least two hours, so be ready for that.
- Hastanede bir randevun olsa bile en azından iki saat beklemek zorundasın, bu yüzden bunun için hazır ol.
We weren't even in Boston at that time.
- O zaman biz bile Boston'da değildik.
Tom showed Mary how to sharpen a knife.
- Tom Mary'ye bir bıçağı nasıl bileyeceğini gösterdi.
Tom sat at the kitchen table, sharpening a knife.
- Tom bıçağı bilerken mutfak masasında oturdu.
Tom sharpened the knives.
- Tom bıçakları biledi.
Tom sharpened the knives for Mary.
- Tom Mary için bıçakları biledi.
Even if you lose lakhs, stay honest.
- Yüz bin kaybetsen bile, dürüst kal.
Not even one taxi stopped.
- Bir taksi bile durmadı.
He didn't divulge the information, not even under pain of torture.
- O, işkence acısı altında bile bilgileri açıklamadı.
Have you already bought your ticket?
- Önceden biletinizi aldınız mı?
I've already bought my ticket.
- Ben zaten biletimi aldım.
It can be very cold here even in May.
- Mayısta bile burada hava çok soğuk olabilir.
Even without makeup, she's very cute.
- Makyajsızken bile çok hoş.
Safra kesesi safra üretir.
- The gallbladder produces bile.
Berbat safra kesesi ameliyatından sonra, hasta hem mecazi olarak hem de kelimenin tam anlamıyla, safra ile doluydu.
- After the botched gallbladder surgery, the patient was filled with bile, both figuratively and literally.