biletçi

listen to the pronunciation of biletçi
Turkish - English
bus conductor, conductor; ticket inspector, inspector; ticket seller; lottery ticket seller
ticket collector
conductor

The bus conductor told her to get off because she could not pay the fare. - Otobüs biletçisi o, bilet ücretini ödeyemediği için ona otobüsten inmesini söyledi.

The conductor forgot to punch my ticket. - Biletçi biletimi zımbalamayı unuttu.

ticket seller
lottery ticket seller
trolley man
ticket conductor
ticket inspector
bilet
{i} ticket

I had great difficulty in finding my ticket at the station. - İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.

This ticket allows two people to enter. - Bu bilet iki kişinin girmesine olanak tanır.

bilet
(Mekanik) billet
bilet
bill
bilet
ticket book
bilet
ticket; entry pass
kadın biletçi
conductress
Turkish - Turkish
Bilet satan görevli
bilet
Para ile alınan, konser, sinema, tiyatro gibi eğlence yerlerine girme, ulaşım araçlarına binme veya bir talih oyununa katılma imkânını veren belge
bilet
Para ile alınan, konser, sinema, tiyatro gibi eğlence yerlerine girme, ulaşım araçlarına binme veya bir talih oyununa katılma imkânını veren belge: "Biletini alıncaya kadar vapur da geldi."- P. Safa