Turkish - English
Definition of bilek in Turkish English dictionary
- wrist
Tom slashed his wrists.
-Tom bileklerini kesti.
Tom noticed Mary's bandaged wrists.
-Tom Mary'nin sargılı bileklerini fark etti.
- pastern (of an animal)
- joint at the base of the hand
- carpal
- bilek gücü
- (Konuşma Dili) brute force
- bilek gücüne güvenen
- the one who relies on brute force
- bilek kemiği
- wrist bone
- bilek bilek akmak
- to flow out in a strong stream
- bilek eklemi
- knuckle
- bilek gibi
- 1. abundant (hair). 2. (flowing) heavily
- bilek gücü
- fist law
- bilek güreşi
- wrist wrestling
- bilek ile ilgili
- carpal
- bilek ile ilgili
- of or relating to the carpus (wrist or wrist bones)
- bilek kemikleri
- carpus
- bilek kemiği
- (Anatomi) wristbone
- bilek kuvveti
- the strength of one's fists
- bilek pusulası
- (Askeri) wrist compass
- bilek/kol saati
- wrist watch
- burkulmak (bilek, ayak vb)
- sprain
- Bilek güreşi
- (Spor) arm wrestling
- Bilek güreşi
- arm fighting
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of bilek in Turkish Turkish dictionary
- Elle kolun, ayakla bacağın birleştiği bölüm
- Elle kolun, ayakla bacağın birleştiği bölüm: "Sonra bileğini avucumun içine alarak nabzını sayıyorum."- R. N. Güntekin
- Güç, kuvvet
- çatal temrenli bir nevi ok
- misam
- fasal
- (Osmanlı Dönemi) RUSG
- BİLEK
- (Osmanlı Dönemi) f. Çatal temrenli bir nevi ok
- bilek damarı
- Nabız
- bilek gücü
- Kol kuvveti
- bilek güreşi
- İki kişinin, dirseklerini bir yere dayayarak birbirlerinin bileğini bükmeye çalışması
- bilek kuvveti
- Beden kuvveti, kol kuvveti
- bilek saati
- Bileğe takılan küçük saat, kol saati
- demir bilek
- Güçlü kuvvetli kimse