big, bulky, wide, full, copious, plentiful

listen to the pronunciation of big, bulky, wide, full, copious, plentiful
English - Turkish

Definition of big, bulky, wide, full, copious, plentiful in English Turkish dictionary

large
{s} geniş

Nehir geniş bir alanı su altında bıraktı. - The river flooded a large area.

Onun ailesi çok geniştir. - His family is very large.

large
{s} iri

Ona şişman denmez, iriydi. - He was large, not to say fat.

large
kocaman

Kainat kocaman bir okul. - The universe is a large school.

Bugün kocaman bir yılan gördüm. - I saw a large snake today.

large
kalabalık (aile)
large
(Askeri) pupadan gelen (rüzgar)
large
kapı gibi
large
cesamet
large
bol

O, üniversiteye bol miktarda para bağışladı. - He endowed the college with a large sum of money.

Çok büyük pencereler bol doğal gün ışığı sağlar. - Very large windows assure abundant natural daylight.

large
(deyim) Bin, binlik, bin dolar
large
(sıfat) geniş, büyük, iri
large
ortaçağda kullanılan pek uzun bir nota
large
vasi
large
cesim
large
serbest

İki gün önce kaçan mahkum hâlâ serbest. - The prisoner who escaped two days ago is still at large.

Beş mahkûm yeniden tutuklandı, ancak diğer üçü hâlâ serbest. - Five prisoners were recaptured, but three others are still at large.

large
at large serbest
large
mebzul
large
bütün ayrıntılarıyle
English - English
{a} large
big, bulky, wide, full, copious, plentiful
Favorites