biblio

listen to the pronunciation of biblio
English - Turkish
kitap
book
{f} ayırtmak

Otelde bir oda ayırtmak zorundayım. - I have to book a hotel room.

Yarın akşam için dört kişilik bir masa ayırtmak istiyorum. - I'd like to book a table for four for tomorrow night.

biblio-
İncil-
book
{f} tutmak

Onları temiz tutmak şartıyla sana elimdeki kitapları ödünç vereceğim. - I will lend you the books, which I have at my disposal, on condition that you keep them clean.

book
{i} liste

Keşke yeni basılmış kitapların bir listesini yapsan. - I wish you would make a list of the newly published books.

Kitaplarının tam listesini istiyorum. - I want a complete list of your books.

book
{f} yer ayırmak
book
{i} libretto
book
{i} opera metni
book
{f} rezerve et
book
{f} (polis) (sanığı/cezaya çarptırılan birini) kayda geçirmek
book
karakolda suçlu olarak kaydetmek
book
bap
book
{f} ayırmak
book
peylemek
book
sanığı kayda geçirmek
book
rezervasyon yaptırmak
book
kayıt

Kitap kulübüne kayıt yaptırmak, tanıtım paketinden sonra üç kitap daha satın almanızı şart koşar - Enrolling in the book club obligates you to buy three more books after the introductory package.

book
deftere geçirmek
book
defter

O, defterinde kitaptaki bir resmin kopyesini çizmişti. - In her notebook, she drew a copy of the picture that was in the book.

Bu benim muhasebe defterim. - This is my account book.

book
deste

Bu raflar birçok kitabı destekleyemez. - These shelves cannot support so many books.

book
{f} deftere işlemek
English - English
book, βιβλίο (vivlío), From Ancient Greek βίβλος (bíblos)
book
biblio-
Book: bibliophile