Onun soyut resme karşı güçlü bir önyargısı var.
- She has a strong bias against abstract painting.
Oğlumuzun çok parlak olduğunu düşünüyoruz. Elbette ki önyargıyla böyle düşünüyor olabiliriz.
- We think our boy is brilliant. Of course, we might be biased.
Tom'un ön yargılı olduğundan oldukça eminim.
- I'm pretty sure Tom's biased.
İnsanlar diğerlerine ön yargı ile bakmak eğilimindedir.
- People tend to look at others with bias.
Bu taraflı bir makale.
- This is a biased article.
İnsanlar diğerlerine ön yargı ile bakmak eğilimindedir.
- People tend to look at others with bias.
Our prejudices bias our views.
nature has pointed out a mixed kind of life as most suitable to the human race, and secretly admonished them to allow none of these biasses to draw too much.