Definition of biçimli in Turkish English dictionary
- beautiful
- trim
- sleek
- shapely
- clean cut
- well-shaped
- nicely cut (garment)
- shaped
Tom's house is shaped like a pyramid.
- Tom'un evi piramite benzer biçimlidir.
- well-proportioned
- well-shaped, clean-cut, shapely; -shaped
- clear-cut
- well cut
- figurate
- shapely; nicely proportioned; well-set-up
- well made
- clean
- curvy
- curvaceous
- clean-cut
- well proportioned
- well shaped
- wellcut
- clearcut
- clear cut
- biçim
- form
Swimming is a form of exercise.
- Yüzmek bir egzersiz biçimidir.
There are several forms of government.
- Çok sayıda yönetim biçimleri var.
- biçim
- shape
Geese fly in a V shape.
- Kazlar V biçiminde uçarlar.
Ideas shape the course of history.
- Düşünceler, tarihin rotasını biçimlendirir.
- biçim
- style
The style of that house is similar to mine.
- O evin biçimi benimkine benzer.
- biçim
- {i} mode
Art is the most intense mode of individualism that the world has known.
- Sanat dünyanın bildiği bireyciliğin en yoğun biçimidir.
That is a modern form of superstition.
- Bu, hurafenin modern bir biçimidir.
- biçim
- {i} conformation
- baklava biçimli
- diamond-shaped
- biçim
- profile
- biçim
- (Dilbilim) morph
- biçim
- (Tıp) forme
They formed themselves into a circle.
- Kendilerini bir daire halinde biçimlendirdiler.
- biçim
- (Tarım) harvest
- biçim
- (Biyoloji) eidos
- biçim
- version
- biçim
- (İnşaat) morphology
- biçim
- geste
- kalem biçimli huzme
- pencil beam
- yumurta biçimli
- elliptical
- yumurta biçimli
- ovate
- yumurta biçimli
- ovoid
- yumurta biçimli
- oval
- yumurta biçimli
- elliptic
- yıldız biçimli
- star
- biçim
- format
I'll try to change the file format then.
- Öyleyse ben de dosya biçimini değiştirmeyi deneyeceğim.
What format should I use?
- Hangi biçimi kullanmalıyım?
- biçim
- stripe
- biçim
- make
I didn't make this decision lightly.
- Ben bu kararı kolay bir biçimde vermedim.
- biçim
- manner
Phone robbery thwarted in unusual manner.
- Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi.
Kim is dressed in a very attractive manner.
- Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş.
- biçim
- fashion
- biçim
- semblance
- biçim
- figure
- biçim
- strain
- biçim
- morpho-
- biçim
- cast
- biçim
- poem
- X biçimli
- X shaped
- armut biçimli
- pear shaped
- baklava biçimli
- diamond shaped
- baklava biçimli süsleme
- diaper pattern
- beril biçimli
- berylloid
- biçim
- comp. format
- biçim
- (Terzi) cutting (cloth) (to make garments); cutting out (clothes)
- biçim
- genre
- biçim
- morpho
- biçim
- reaping (a cereal crop); cutting, mowing (hay, grass)
- biçim
- cutting and shaping, hewing (wood, stone)
- biçim
- figuration
- biçim
- format , form
- biçim
- guise
- biçim
- shape, form
- biçim
- time for reaping; time for cutting hay; harvesttime
- biçim
- face
I forgot to wear my hat and my face got badly sunburned.
- Şapkamı giymeyi unuttum ve yüzüm kötü biçimde güneşten yandı.
Tom's face is badly bruised.
- Tom'un yüzü kötü bir biçimde çürük.
- biçim
- putting (a price) on, assigning (a price) to (something)
- biçim
- configuration
- biçim
- sort, kind, manner: Ne biçim şey bu? What sort of thing is this? Onu güzel bir biçimde söyledi. He put it in a nice way
- biçim
- shape, form, figure; way, manner, mode
- biçim
- (Terzi) cut (of a garment): İngiliz biçimi bir ceket a sport coat with an English cut
- biçim
- modus
- biçim
- modality
- boynuz biçimli kap
- cornucopia
- boynuz biçimli süsleme
- cornucopia
- daire biçimli pencere
- circular window
- disk biçimli
- (Hayvan Bilim, Zooloji) disc-shaped
- eyer biçimli
- saddle-shaped
- halka biçimli
- ring-shaped
- helis biçimli boru
- pipe coil
- hilal biçimli
- crescent shape
- kaba biçimli
- rustic
- kama biçimli billur
- sphenoid
- kanat biçimli
- wing-shaped
- kare biçimli
- square-shaped
- koli biçimli organizma
- (Biyoloji) coliform organism
- kolon biçimli tane
- columnar grain
- koni biçimli
- coned
- koni biçimli şey
- cone
- kore biçimli
- (Tıp) choreiform
- kubbe biçimli
- domed-shaped
- kubbe biçimli
- dome-shaped
- küp biçimli
- cubiform
- orak biçimli
- falcate
- orak biçimli ağır kılıç
- falchion
- sinüs biçimli
- sinuous
- spiral biçimli
- (Botanik, Bitkibilim) helicoidal
- sırt biçimli
- dorsal
- testere dişi biçimli dalga
- (Elektrik, Elektronik) trapezoidal wave
- testere dışı biçimli dalga
- trapezoidal wave
- tonoz biçimli
- (İnşaat) vaulted
- yumru biçimli
- (Tıp) nodule-shaped
- çift biçimli
- dimorphous
- çift biçimli
- dimorphic