biçim

listen to the pronunciation of biçim
Turkish - English
form

Swimming is a form of exercise. - Yüzmek bir egzersiz biçimidir.

To love and to be loved, these are the biggest forms of happiness. - Sevmek ve sevilmek, bunlar mutluluğun büyük biçimleridir.

shape

The shape of a box is usually square. - Bir kutunun biçimi genellikle karedir.

The cloud was in the shape of a bear. - Bulut, ayı biçimindeydi.

style

The style of that house is similar to mine. - O evin biçimi benimkine benzer.

cast
make

I didn't make this decision lightly. - Ben bu kararı kolay bir biçimde vermedim.

comp. format
(Terzi) cutting (cloth) (to make garments); cutting out (clothes)
fashion
mode

That is a modern form of superstition. - Bu, hurafenin modern bir biçimidir.

Art is the most intense mode of individualism that the world has known. - Sanat dünyanın bildiği bireyciliğin en yoğun biçimidir.

genre
conformation
morpho
reaping (a cereal crop); cutting, mowing (hay, grass)
cutting and shaping, hewing (wood, stone)
figuration
format , form
format

What format should I use? - Hangi biçimi kullanmalıyım?

I'll try to change the file format then. - Öyleyse ben de dosya biçimini değiştirmeyi deneyeceğim.

guise
shape, form
time for reaping; time for cutting hay; harvesttime
face

Tom's face is badly bruised. - Tom'un yüzü kötü bir biçimde çürük.

I forgot to wear my hat and my face got badly sunburned. - Şapkamı giymeyi unuttum ve yüzüm kötü biçimde güneşten yandı.

putting (a price) on, assigning (a price) to (something)
semblance
configuration
sort, kind, manner: Ne biçim şey bu? What sort of thing is this? Onu güzel bir biçimde söyledi. He put it in a nice way
shape, form, figure; way, manner, mode
(Terzi) cut (of a garment): İngiliz biçimi bir ceket a sport coat with an English cut
profile
(Dilbilim) morph
(Tıp) forme

They formed themselves into a circle. - Kendilerini bir daire halinde biçimlendirdiler.

(Tarım) harvest
(Biyoloji) eidos
version
(İnşaat) morphology
geste
stripe
manner

Phone robbery thwarted in unusual manner. - Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi.

Kim is dressed in a very attractive manner. - Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş.

figure
strain
morpho-
poem
modus
modality
biçim vermek
forge
biçim vermek
cast
biçim almak
shape
biçim almak
to take shape
biçim almak
take shape
biçim almak
form
biçim sorunu olarak
pro forma
biçim vakti
time for reaping; time for cutting hay; harvesttime
biçim verilebilir
plastic
biçim verilir
workable
biçim vermek
to shape, to form
bilinmeyen biçim
(Bilgisayar) unknown style
bilinmeyen biçim
(Bilgisayar) unknown format
birden biçim değiştirme
instantaneous deformation
birden biçim değiştirme
instantaneous strain
biçim bilgisi
(Dilbilim) morphology
bozuk biçim
(Bilgisayar) bad format
edebi biçim
literary form
geçerli biçim
(Bilgisayar) current format
hem de ne biçim
(Konuşma Dili) and how
ikili biçim
(Bilgisayar) binary format
otomatik biçim
(Bilgisayar) auto format
serbest biçim
(Bilgisayar) free format
biçim bilgisi
stylistics
aerodinamik biçim vermek
to streamline
başka biçim
variant
cebirsel biçim
algebraic form
devingen örnek biçim
dynamic model
dilsel biçim
(Dilbilim) linguistic form
düzgün biçim
shape
ekim biçim
farming
en iyi biçim
(Bilgisayar) best format
farklı biçim
(İnşaat) polymorph
gerçek biçim
true form
ilk biçim
protoplasm
incelikli biçim
(Dilbilim) polite form
katolik mezhebinin biçim ve inançları
romanism
klasik biçim yanlısı
classicist
kötü biçim vermek
misshape
mimari biçim
architectural style
ne biçim
what kind of

What kind of a sick joke is this? - Bu ne biçim bir eşek şakası?

What kind of question is that? Do you really expect me to answer that? - Bu ne biçim bir soru? Gerçekten onu cevaplamamı bekliyor musun?

ne biçim
some
ne biçim used
to show disapproval: Ne biçim adam yahu! What a jerk! Ne biçim sözlük! And this thing's supposed to be a dictionary!
nihai biçim
(Çevre) ultimate form
o biçim
bloody, funky
pasta grafik otomatik biçim
(Bilgisayar) pie chart autoformat
standart biçim
(Bilgisayar) standard format
standart biçim
standard form
temel biçim
fundamental form
yeni biçim vermek
reshape
yinelenen biçim
(Biyokimya) replicating form
yinelenen biçim
(Denizbilim) replicative form
yinelenen biçim
(Denizbilim) replication form
zikzak biçim
herringbone
Turkish - Turkish
Dış görünüş, şekil: "İtalya elçiliği bugüne değin ilk biçimini korumuştur."- S. Birsel
Tarz
Yakışık alan şekil, uygun şekil: "Söylediklerimden çok, söyleyiş biçimi etkili oluyor kalabalığın üstünde."- A. İlhan
Manzumelerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil
Yakışık alan şekil, uygun şekil
Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli düzeni, format
Dış görünüş, şekil
Herhangi bir şeyin benzeri
Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form
Tarz: "İngiliz biçimi ceketler, sıcak iklimler için yapılmış kısa pantolonlar."- F. R. Atay
Biçme işi
Bilgisayarda disketi kullanılabilir duruma getirme veya disketi zararlı ögelerden temizleme
format

Bu diskete format atmamalısın. - Bu disketi biçimlendirmemelisin.

ünite
şekil
model
biçim bilimi
Yapı bilimi, morfoloji
biçim birimi
Kelimelere gramer bakımından biçim veren, çoğu ek durumunda olan öge, morfem
biçim
Başka bir şeyin biçim veya yapı bakımından aynısı olan şey, izomorf
tek biçim
Standart
biçim
Favorites