Sağlık, hastalık gelene kadar kıymetli değildir.
- Health is not valued till sickness comes.
Tom ve ben aynı değerleri paylaşmayız.
- Tom and I don't share the same values.
O, her zaman karısının görüşlerine değer verir.
- He always values his wife's opinions.
İstediğim ceket üç yüz dolara fiyatlandırıldı.
- The coat I wanted was priced at three hundred dollars.
Hastalık gelene kadar sağlık değerli değildir.
- Health is not valued until sickness comes.
Hiçbir şey zamandan daha değerli değildir fakat hiçbir şey daha az değerli değildir.
- Nothing is more valuable than time, but nothing is less valued.
Gebelik onu gerilme izleriyle bıraktı.
- The pregnancy left her with stretch marks.
O kalemin ucunda diş izleri var.
- There are teeth marks on the end of that pencil.
Mary ahlaki değerlerini reddetti ve bir hiççi oldu.
- Mary renounced her moral values and became a nihilist.
Tom'un ahlaki değerleri yok.
- Tom has no moral values.
Tırnak işaretlerinin nasıl kullanılacağını bilmiyorum.
- I don't know how to use quotation marks.
Ünlem işaretleri Almancada İngilizcedekilerden çok daha sık olarak kullanılır.
- Exclamation marks are used much more frequently in German than they are in English.
Muhtemelen Başbakan, dinî değerlere dayalı siyaseti kast ediyordur.
- Probably, the prime minister means 'politics based on religious values.'
Aynı değerleri paylaşmıyoruz.
- We don't share the same values.