Hiçbir şeyi kanıtlamak zorunda değilim.
- Ich muss überhaupt nichts beweisen.
Bize hiçbir şey kanıtlamak zorunda değilsin.
- Du musst uns nichts beweisen.
Yeteneğini göstermek için bu az bulunur fırsatı en iyi şekilde kullanmalısın.
- You should make the most of this rare opportunity to demonstrate your talent.
Mary'nin kirpilerin üstündeki kitabı onun bu hayvanlara sevgisini göstermektedir.
- Mary's book on hedgehogs demonstrates her love for these animals.
1960'larda, Japon üniversite öğrencileri kendi hükümetlerine karşı gösteri düzenlediler.
- In the 1960's, Japanese college students demonstrated against their government.
Gösterilecek birçok şey var.
- There's still a lot to demonstrate.
Öğretmen fikri bir deneyle ispat etti.
- The teacher demonstrated the idea with an experiment.
I don't know how to demonstrate it, since it's too obvious!
- Ich weiß nicht, wie ich es beweisen soll, so selbstverständlich wie es ist!