bewail

listen to the pronunciation of bewail
English - Turkish
dövünmek
ağlamak
hayıflanmak
ağla
çok üzül
{f} ağlamak (bir şeye)
{f} (bir şeye) ağlamak
feryat etmek
{f} -e hayıflanmak
üzüntüsünü beyan etmek
lament
ağıt

Biz onun ölümüne ağıt yaktık. - We lamented his death.

Tom hâlâ köpeğinin ölümüne ağıt yakıyor. - Tom is still lamenting the death of his dog.

lament
{f} yas tutmak
lament
{f} matem tut
lament
biri için ağlamak veya keder etmek
lament
yasını tutmak
lament
figan etmek
lament
ağlama
lament
{f} ağıt yakmak
lament
(isim) ağıt, inleme, ağlama, matem, yas
lament
feryat
lament
matemi tutulan
lament
ağlayış
lament
{f} dövünmek
lament
ağıt/üzüntü
lament
{i} yas

Onlar, babalarının ölümünün yasını tuttular. - They lamented the death of their father.

O, zor kaderine yas tuttu. - He lamented his hard fate.

lament
üzüntü duy
lament
(fiil) acı çekmek, ağıt yakmak, dövünmek, yas tutmak
English - English
To wail over; to feel or express deep sorrow for
{v} to lament, grieve for, bemoan, mourn
{f} cry, wail; grieve
To express grief; to lament
regret strongly; "I deplore this hostile action"; "we lamented the loss of benefits"
To express deep sorrow for, as by wailing; to lament; to wail over
If you bewail something, you express great sorrow about it. songs that bewail his dissatisfaction in love. to express deep sadness or disappointment about something
lament
bewailed
past of bewail
bewailer
One who bewails or laments
bewailer
{i} one who wails; griever, mourner
bewailing
present participle of bewail
bewailing
Wailing over; lamenting
bewails
third-person singular of bewail
bewail
Favorites