Üzgünüm, seni seviyorum.
- I'm sorry, I love you.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- I'm sorry to be late.
Afedersiniz. Sizi rahatsız etmek istememiştim.
- Sorry. I didn't mean to bother you.
Afedersiniz. Sizi rahatsız etmek istememiştim.
- Sorry. I didn't mean to bother you.
Afedersin, ama bana biraz yardım edemez misin?
- Sorry, but can't you help me a little?
Berbat Fransızcam için özür dilerim. Ben hala başlangıç düzeyindeyim.
- I'm sorry for my terrible French. I'm still a beginner.
Üzgün olmak için hiçbir neden yok.
- There is no reason for being sorry.
Üzgün olmaktansa güvende olmak daha iyi.
- It's better to be safe than sorry.
Kötü hava hakkında üzgünüz.
- We are sorry about the bad weather.
Sen ve Tom hakkında böylesine kötü şeyler söylediğime üzgünüm.
- I'm sorry that I said such mean things about you and Tom.
Affedersiniz, yanlış bir şey mi yaptım?
- I'm sorry, did I do something wrong?
Affedersiniz, adınızı unuttum.
- I'm sorry, I've forgotten your name.
Maalesef, bozuk param yok.
- I'm sorry, I don't have change.
Maalesef, yanlış numarayı arıyorsunuz.
- Sorry, you're calling the wrong number.