Çok daha iyi hissediyorum.
- I'm feeling a lot better.
Bir dizüstü, bir masaüstünden daha iyidir.
- A laptop is better than a desktop.
Kendimi geliştirmek için her şeyi yapmaya hazırım.
- I'm prepared to do anything to better myself.
Kendimi geliştirmek istiyorum.
- I want to better myself.
Evlendikten sonra benim Japonca daha iyi oldu ve daha çok anlayabildim.
- After I got married, my Japanese got better and I could understand more.
Ben vokal müziği enstrümantal müzikten daha çok severim.
- I like vocal music better than instrumental music.
Gelecek sefer daha iyi yapmak zorundasın.
- We have to do better next time.
Dünyamızı daha iyi yapmak için çalışalım.
- Let's try to make our world better.
Daha iyi şekilde yapabileceğimizi düşünüyoruz.
- We know we can do better.
O zamanlar gerçekten daha iyi şekildeydim.
- I was in better shape back then.
Düne nazaran bugün hava daha güzel.
- Compared to yesterday, the weather is better today.
Nereye gidersen git evinden daha güzel bir yer bulamazsın.
- Wherever you may go, you will not find a better place than your home.