Yerinde olsam o ata bahis oynamam.
- I wouldn't bet on that horse if I were you.
O, onunla bahis tutuştu.
- He made a bet with her.
Böyle bir iddiayı ortaya atmayacak kadar akıllı.
- He knows better than to make such a claim.
Her iddiasına varım ki bunun nasıl çalıştığını merak ediyorsun.
- I bet you're wondering how this works.
Bahse girmek için ne kadar istiyorsun?
- How much do you want to bet?
Bunun üzerine bahse girmek ister misin?
- Do you want to bet on that?
Bahis yapmak istiyor musunuz?
- Do you want to make a bet?
Onun çıldıracağına bahse girerim.
- I bet he will get mad.
Bahse girerim ki sen sapıkça bir şey düşünüyordun.
- I just bet you were thinking something perverse just now.
Dylan owes Fletcher $30 from an unsuccessful bet.
It isn't good to eat between meals.
- It is not good to eat between meals.
There isn't much difference between the two.
- There is not much difference between the two.