Fadıl ihanete uğramış gibi hissetti.
- Fadil felt like he was betrayed.
Tom kendini hem ihanete uğramış ve hem de aşağılanmış hissetti.
- Tom felt both betrayed and humiliated.
Güvendiğim adam bana ihanet etti.
- The man I trusted betrayed me.
O, memleketine ihanet etti.
- He betrayed his country.
Çevirmek ihanet etmektir.
- To translate is to betray.
Arkadaşlarıma ihanet etmektense ölmeyi tercih ederim!
- I'd rather die than betray my friends!
Biz ona bir kahraman dedik ama o bize ihanet etti.
- We called him a hero, but he betrayed us.
İnsan arkadaşlarına ihanet etmemeli.
- One shouldn't betray one's friends.