Bana göre Almanca dünyadaki en iyi dildir.
- In my opinion, German is the best language in the world.
Babana en iyi dileklerimle.
- Best regards to your father.
Yeteneğimin en iyisine göre görevimi yapacağım.
- I will do my duty to the best of my ability.
Soğuk Moskova kışlarında kendi başına şapka takmak en iyisidir.
- It's best to wear a cap on your head during the cold Moscow winters.
Yapabileceğinin en iyisini yaptın.
- You've done the best you can do.
Sadece yapabileceğinin en iyisini yap.
- Just do the best you can.
O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
- She likes traveling best of all.
En çok hangi konuları seversin?
- What subjects do you like the best?
En fazla üç saat satın aldık.
- We've bought three hours at best.
En iyi biçimde sonuçlanmasını umuyoruz.
- We're hoping for the best.
Tom işi elinden gelen en iyi şekilde yaptı.
- Tom did the job the best he could.
Zaman çok değerli bir şeydir, bu yüzden onu en iyi şekilde kullanmamız gerekir.
- Time is a precious thing, so we should make the best use of it.
Sınavı geçmek için elimden geleni yapacağım.
- I'll do my best to pass the examination.
Sınavı geçmek için elimden geleni yapacağım.
- I will do my best to pass the examination.
You did not win because I was sloppy. You bested me, Uncle. I've never seen you fight like that before.”.
I did my best.