beslenmek

listen to the pronunciation of beslenmek
Turkish - English
be fed
to feed; to be fed, to be nourished
feed
be nourished
to be fed
fed

The Amazon is fed by a large number of tributaries. - Amazon, çok sayıda kollardan beslenmektedir.

nourished
(for an animal) to be fattened
take nourishment
(for a stream) to be fed
(for an animal) to be raised, be kept
to eat: İyi beslenmiyorlar. They don't eat properly. Balıkla besleniyor. He lives on fish
(for a thought, a feeling) to be cherished, be nurtured
live on
(for one thing) to be propped up or raised on (another); to be shimmed with
to be fed, be nourished
live
beslenme
nutrition

Mosquitoes consider human beings a dangerous but necessary source of nutrition. - Sivrisinekler insan oğlunu tehlikeli fakat gerekli bir beslenme kaynağı olarak düşünüyorlar.

Nutrition is inadequate in some poor areas. - Bazı fakir bölgelerde beslenme yetersiz.

beslenme
nourishment
beslenmek (hayvan)
feed
besle
{f} fed

Tom fed the neighbor's cat while they were away. - Tom onlar uzaktayken komşunun kedisini besledi.

Have you fed the dog yet? - Henüz köpeği besledin mi?

beslenme
nutritive
besle
(Bilgisayar) feed from
beslenme
nutriture
beslenme
(Diş Hekimliği) diet

Tom tries to eat a balanced diet. - Tom bir dengeli beslenme yemeye çalışıyor.

Must there be a link between diet and health? - Beslenme ve sağlık arasında bir bağlantı var olmalı mı?

dengeli beslenmek
eat properly
besle
{f} feed

The hungry birds were eating from the bird feeder. - Aç kuşlar kuş besleyiciden yiyorlardı.

Music feeds our imagination. - Müzik bizim hayal gücümüzü besler.

besle
foster

Knowledge of other cultures fosters a respect and tolerance for diversity. - Diğer kültürlerin bilgisi çeşitlilik için saygı ve hoşgörüyü besler.

besle
{f} feeding

How much food should I be feeding my dog? - Köpeğimi ne kadar beslemeliyim?

Have you ever tried feeding your dog peanut butter? - Köpeğini fıstık ezmesi ile beslemeyi hiç düşündün mü?

besle
{f} nurture

Sports nurture friendships. - Spor dostlukları besler.

Both body and spirit are nurtured. - Hem beden hem de ruh beslenir.

besle
{f} fostering
besle
stoke up
besle
nourish

We need to nourish our spirit. - Ruhumuzu beslemeliyiz.

This food's not nourishing enough. - Bu yiyecek yeterince besleyici değil.

beslenme
alimentation

In order to stay alive, humans need alimentation, which consists of foods and beverages. - Hayatta kalmak için, insanların yiyeceklerden ve içeceklerden oluşan beslenmeye ihtiyacı var.

beslenme
aliment

In order to stay alive, humans need alimentation, which consists of foods and beverages. - Hayatta kalmak için, insanların yiyeceklerden ve içeceklerden oluşan beslenmeye ihtiyacı var.

Beslenme
nutritions
beslenme
feedings
yetersiz beslenmek
inadequate nutrition
Beslenme
(Tıp) trophism
besle
nourishing

This food's not nourishing enough. - Bu yiyecek yeterince besleyici değil.

Milk is more nourishing than wine. - Süt şaraptan daha besleyicidir.

besle
stokeup
besle
stoke#up
beslenme
alimentary
beslenme
nutrition, alimentation
beslenme
(Nükleer Bilimler) ingestion
mahalleli tarafından beslenmek
go on the parish
çöple beslenmek
scavenge
beslenmek
Favorites