They fed a black and a white dog.
- Onlar bir siyah ve bir beyaz köpeği beslediler.
Tom fed his leftovers to his dog.
- Tom, artıkları ile köpeği besledi.
Most whales feed on plankton.
- Çoğu balinalar planktonla beslenir.
Everyone can feed the database to illustrate new vocabulary.
- Herkes yeni kelimeleri göstermek için veritabanını besleyebilir.
Knowledge of other cultures fosters a respect and tolerance for diversity.
- Diğer kültürlerin bilgisi çeşitlilik için saygı ve hoşgörüyü besler.
Have you ever tried feeding your dog peanut butter?
- Köpeğini fıstık ezmesi ile beslemeyi hiç düşündün mü?
How much food should I be feeding my dog?
- Köpeğimi ne kadar beslemeliyim?
Both body and spirit are nurtured.
- Hem beden hem de ruh beslenir.
Sports nurture friendships.
- Spor dostlukları besler.
Reading of literature nourishes the mind.
- Edebiyat okumak zihnimizi besler.
We need to nourish our spirit.
- Ruhumuzu beslemeliyiz.
This food's not nourishing enough.
- Bu yiyecek yeterince besleyici değil.
This fish is inexpensive but nourishing.
- Bu balık ucuz ama besleyici değil.