Definition of besleme in Turkish English dictionary
- feeding
Have you ever tried feeding your dog peanut butter?
- Köpeğini fıstık ezmesi ile beslemeyi hiç düşündün mü?
Is there any problem with feeding my dog ice cream?
- Köpeğimi dondurma ile beslememde bir sorun olur mu?
- feed
Tom doesn't feed his dog in the morning, only in the evening.
- Tom köpeğini sabah beslemez, sadece akşam.
Tom forgot to feed his dog.
- Tom köpeğini beslemeyi unuttu.
- nutrition
- nourishment
- lead-in
- nurturing
- waiting maid
- shim
- feeder
- colony
- (Tıp) gavage
- (Hukuk) input
- servant girl brought up as a member of a household
- handmaid
- sustentation
- sustenance
- supply
- nurture
- servant girl
- alimentation
- nurse
- feeding, nourishing, nutrition; feeding, feed; servant girl
- raising, keeping (an animal)
- feeding, nourishing
- nourishing
- handmaiden
- {i} fostering
- housemaid
- infeed
- sustention
- leadin
- {i} lead in
- beslemek
- feed
When is the best time to feed your dog?
- Köpeğinizi beslemek için en iyi zaman ne zamandır?
After the game, he went straight home to feed his dog.
- Oyundan sonra, o, köpeğini beslemek için doğruca eve gitti.
- besleme akımı
- supply current
- besleme bandı
- feedband
- besleme basıncı
- (Bilgisayar) supply pressure
- besleme değeri
- nutritive value
- besleme hattı
- feeder
- besleme hunisi
- (Tekstil) feed table
- besleme köprüsü
- (Bilgisayar,İnşaat) feeding bridge
- besleme sistemi
- (Otomotiv) feed system
- besleme valsi
- (Tekstil) feed roller
- besleme vidası
- feed screw
- besleme yeri
- (Bilgisayar) feed from
- besleme yöntemi
- (Bilgisayar) feed method
- besleme çekişi
- (Bilgisayar) feed tract
- besleme aparatı
- feeding apparatus
- besleme enerjisi
- feeding energy
- besleme suyu tankı
- feedwater tank
- besleme akımı
- feed current
- besleme aralığı
- feed pitch
- besleme ağzı
- delivery orifice
- besleme borusu
- supply pipe
- besleme borusu
- feed pipe
- besleme borusu
- feed tube
- besleme borusu
- feed pipe, delivery pipe
- besleme deliği
- (Arılık) feed hole
- besleme denemesi
- feeding experiment
- besleme deposu
- feed tank
- besleme değeri
- feeding value, nutritive value
- besleme düzeni
- feeding arrangement
- besleme düzeyi
- (Denizbilim) feeding level
- besleme gerilimi
- supply voltage
- besleme geçidi
- (İnşaat) sprue
- besleme gibi
- (girl, woman) dressed in ill-fitting, ugly clothes
- besleme grubu
- (Askeri) feeding group
- besleme gözü
- hopper
- besleme hattı
- feed line
- besleme hortumu
- (Otomotiv) feed tube
- besleme hunisi
- feed hopper
- besleme hunisi
- hopper
- besleme hızı
- rate of feed
- besleme kablosu
- feed cable
- besleme kanalı
- admission channel
- besleme kartı
- supply card
- besleme kaynağı
- power supply
- besleme kolonu
- (İnşaat,Teknik) supply line
- besleme kumu
- (Askeri) nourishment sand
- besleme kutusu
- feeder box
- besleme mekanizması
- feed mechanism
- besleme modülü
- supply module
- besleme oluğu
- feed chute
- besleme oranı
- (Denizbilim) feeding rate
- besleme pistonu
- delivery plunger
- besleme pompası
- priming pump
- besleme pompası
- feed pump, priming pump
- besleme regülatörü
- feed regulator
- besleme roketi
- rocket booster
- besleme sahası
- intake area
- besleme silindiri
- feeding roller, feed roller, delivery roller
- besleme silosu
- feed hopper
- besleme supabı
- delivery valve
- besleme suyu
- feed water
- besleme suyu
- (Çevre,Teknik) feedwater
- besleme suyu
- feed-water
- besleme süresi
- feed timing
- besleme takozu
- (İnşaat) brace-lath
- besleme tankı
- feed tank
- besleme tenörü
- headgrades
- besleme uzmanı
- nutritionist
- besleme valfı
- feed valve
- besleme valsi
- feed roller, delivery roller
- besleme yapısı
- feed structure
- besleme yolu
- feed path
- besleme yuvası
- (Bilgisayar) feed slot
- besleme çarkı
- feed wheel
- besleme çözeltisi
- feeding liquor
- besi suyu besleme pompası
- feed booster pump
- beslemek
- raise
Is it possible for me to raise the animal?
- Benim için hayvan beslemek mümkün mü?
I don't want to raise false hopes.
- Boş ümit beslemek istemiyorum.
- beslemek
- breed
- beslemek
- foster
- besle
- {f} fed
In her home, kitchen garbage was fed to the pigs.
- Onun evinde,domuzlar mutfak çöpüyle beslenirdi.
Tom fed his leftovers to his dog.
- Tom, artıkları ile köpeği besledi.
- beslemek
- {f} harbor
- besle
- (Bilgisayar) feed from
- beslemek
- bear
- beslemek
- threading
- beslemek
- support
It's hard to support a family on minimum wage.
- Bir aileyi asgari ücretle beslemek zordur.
- beslemek
- supply
- beslemek
- bred
- el ile besleme
- (Bilgisayar) manual feed
- elle besleme
- (Bilgisayar) manual feeder
- geri besleme sistemi
- feedback system
- hayvan besleme
- animal feeding
- ilave besleme
- additional feeding
- kazan besleme
- boiler feed
- yatay besleme
- (Bilgisayar) horizontal-feed
- besle
- {f} feed
Music feeds our imagination.
- Müzik bizim hayal gücümüzü besler.
He had to feed his large family.
- O, büyük ailesini beslemek zorundaydı.
- besle
- foster
Knowledge of other cultures fosters a respect and tolerance for diversity.
- Diğer kültürlerin bilgisi çeşitlilik için saygı ve hoşgörüyü besler.
- besle
- {f} feeding
Have you ever tried feeding your dog peanut butter?
- Köpeğini fıstık ezmesi ile beslemeyi hiç düşündün mü?
How much food should I be feeding my dog?
- Köpeğimi ne kadar beslemeliyim?
- besle
- {f} nurture
Sports nurture friendships.
- Spor dostlukları besler.
Both body and spirit are nurtured.
- Hem beden hem de ruh beslenir.
- besle
- {f} fostering
- besle
- stoke up
- besle
- nourish
It's important to nourish your children with good food.
- Çocuklarını iyi yiyeceklerle beslemen önemlidir.
Reading of literature nourishes the mind.
- Edebiyat okumak zihnimizi besler.
- beslemek
- {f} nurture
- beslemek
- rear
- beslemek
- nourish
The mother used her own milk to nourish the baby.
- Anne bebeği beslemek için kendi sütünü kullanır.
The role of the placenta is to nourish the foetus.
- Plasentanın rolü fetusu beslemektir.
- geri besleme
- Feed back
- hayvan besleme
- animal feed
- band besleme
- sliver feed
- besle
- nourishing
Fish and meat are both nourishing, but the latter is more expensive than the former.
- Hem balık hem de et besleyici fakat sonraki öncekinden daha pahalı.
This fish is inexpensive but nourishing.
- Bu balık ucuz ama besleyici değil.
- besle
- stokeup
- besle
- stoke#up
- beslemek
- to prop up or raise (something) with; to shim (something) with. Besle kargayı, oysun gözünü. Feed the crow and it will pick out your eyes (said when someone returns evil for good)
- beslemek
- cherish
- beslemek
- nurse
- beslemek
- suckle
- beslemek
- to feed, nourish
- beslemek
- to fatten (an animal)
- beslemek
- to cherish, nurture (a thought, a feeling)
- beslemek
- (for one stream) to feed (another)
- beslemek
- harbour [Brit.]
- beslemek
- to feed, to nourish; to breed, to raise, to rear; to keep, to support, to maintain; to cherish, to nurse, to bear, to harbour
- beslemek
- to raise, keep (an animal): Tavuk beslerdi. He used to raise chickens
- beslemek
- bring up
- beslemek
- {f} harbour
- beslemek
- fodder
- beslemek
- embosom
- biye besleme ünitesi
- (Tekstil) tape prepuller
- cebri besleme sistemi
- force-feed system
- destekleme besleme
- (Arılık) stimulative feeding
- dikey besleme
- vertical feed
- domuzu ormanda besleme hakkı
- pannage
- elle besleme kaseti
- (Bilgisayar) manual feed tray
- elle besleme pompası
- (Otomotiv) hand priming pump
- etiket besleme plakası
- label feed plate
- fitil besleme
- sliver feed system
- geri besleme
- (Askeri) feadback
- geri besleme düzeltmesi
- (Otomotiv) feedback correction
- geri besleme gecikmesi
- (Bilgisayar) feedback delay
- geri besleme karbüratörü
- (Otomotiv) feedback carburetor
- geri besleme kontrol devresi
- (Havacılık) feedback control loop
- geri besleme kontrol sistemi
- (Havacılık) feedback control system
- geri besleme yolu
- (Havacılık) feedback path
- geriden besleme
- (Tekstil) backward feed
- hayvan besleme
- animal breeding
- huni besleme
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) horn feed
- kanalizasyon suyu ile besleme
- sewage recharge
- kazan besleme
- boiler feeding
- kazan besleme suyu
- boiler feeding water
- kesintisiz besleme
- feedthrough
- koni besleme
- horn feed
- kumaş besleme
- cloth supply
- kuş besleme
- aviculture
- lojik besleme
- logic supply
- otomatik besleme
- automatic feed
- paralel besleme
- parallel feed
- sahil besleme alanı
- (Askeri) beach nourishment area
- seri besleme
- series feed
- sonda ile besleme
- gavage
- suni besleme
- (Tarım) artificial recharge
- suni besleme
- (Tıp) gastrogavage
- suni yolla besleme
- (Tıp) gastrogavage
- tepsi besleme haznesi
- tray feed magazine
- turbo şarjlı besleme
- charge air
- turbo şarjlı besleme havası
- the charge
- verimli besleme
- (Otomotiv) efficiency-booster
- yakıt besleme
- fuel feed
- yastıkla besleme
- cushioning
- yavru besleme bezi
- (Arılık) hypopharyngeal gland
- yedek besleme
- (Bilgisayar) bypass feed
- zarf besleme
- (Bilgisayar) envelope feed
- zarf el ile besleme
- (Bilgisayar) env manual feed
- zorla besleme
- force feed
- zorla besleme
- forced feed
- şerit besleme
- tape feed