besides

listen to the pronunciation of besides
English - Turkish
ayrıca

Ayrıca, bu gerçekten ilginç bir sorundur. - Besides, it's a really interesting problem.

Her nadir şey pahalıdır, ayrıca ucuz bir at enderdir, bu nedenle ucuz at pahalıdır. - Every rare thing is expensive, besides a cheap horse is rare, therefore a cheap horse is expensive.

{e} dışında

Tom'un dışında birinin o işi almayı istemesi pek olası değil. - It's unlikely that anyone besides Tom would consider taking that job.

Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu? - Is anyone coming besides your friends?

üstelik

Şimdi çok geç oldu. Üstelik, yağmur yağmaya başlıyor. - It's too late now. Besides, it's starting to rain.

bir de

Sir Winston Churchill, büyük bir devlet adamı olmanın yanı sıra, büyük bir yazardı. - Besides being a great statesman, Sir Winston Churchill was a great writer.

Yanı sıra

İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte. - He speaks two languages besides English.

Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı. - Besides being a surgeon, he was a famous writer.

-e ilaveten
-in dışında
hem de
-den başka
gayri
zaten
hariç
bundan başka
bunun yanısıra
bununla birlikte
kaldı ki
besides başka
{e} yanı sıra. z. ayrıca, üstelik
{e} başkaca
bunun yanı sıra
bunun yanında

Bunun yanında işşizlik artıyor. - Besides that, unemployment is increasing.

sıra
maada
beside
yanında

Birkaç kız kapının yanında duruyor. - Several girls are standing beside the gate.

Masanın yanındaki ne? - What's beside the desk?

besides of
den başka
besides that
hem de
besides of
-den başka
beside
{e} yanına

Mary dolaptan ütü masasını çıkardı ve onu açtı, pencerenin yanına yerleştirdi. - Mary pulled the ironing board out of the closet and unfolded it, setting it up beside the window.

O onun yanına diz çöktü ve onun adının ne olduğunu sordu. - She knelt beside him and asked him what his name was.

beside
{e} dışında

Mary ve John'un dışında odada kimse yoktu. - There was no one in the room besides Mary and John.

Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu? - Is anyone coming besides your friends?

beside
beside oneself kendinden geçmiş çılgınş beside the mark söz dışı
beside
{e} kıyasla
beside
{e} nazaran
beside
munasebeti olmayanş
beside
yanyana
beside
beside göre/yakın
beside
-e nazaran
beside
bitişiğinde
beside
oranla
beside
yanma
beside
-in yanında
besides this
bunun yanında
besides this
bunun yanısıra
moreover, furthermore, besides, too
dahası, ayrıca da yanında
beside
{e} başka

Orada benden başka kimse yoktu. - There was no one there besides me.

Mary'nin İsa dışında başka çocukları var mı? - Did Mary have any other children besides Jesus?

English - English
other than; except for

I don't want to go anywhere besides India.

otherwise; else
beside
in addition to
also; in addition
moreover; furthermore
{p} near to, over and above, off
Over and above; separate or distinct from; in addition to; other than; else than
making an additional point; anyway; "I don't want to go to a restaurant; besides, we can't afford it"; "she couldn't shelter behind him all the time and in any case he wasn't always with her"
Besides is used to emphasize an additional point that you are making, especially one that you consider to be important. The house was too expensive and too big. Besides, I'd grown fond of our little rented house
Besides something or beside something means in addition to it. I think she has many good qualities besides being very beautiful There was only one person besides Ford who knew Julia Jameson. Besides is also an adverb. You get to sample lots of baked things and take home masses of cookies besides
in addition; "he has a Mercedes, too
{e} except
under Beside
More than that; over and above; not included in the number, or in what has been mentioned; moreover; in addition
in addition to, also
See Beside, prep
in addition; "he has a Mercedes, too"
3, and Syn
On one side
forby
withal
besides
Favorites