Gitmek istemiyorum ve ayrıca çok geç.
- I don't want to go, and besides it's too late.
Ayrıca, bu gerçekten ilginç bir sorundur.
- Besides, it's a really interesting problem.
Mary ve John'un dışında odada kimse yoktu.
- There was no one in the room besides Mary and John.
Tom ve Mary'nin dışında odada hiç kimse yoktu.
- There was no one in the room besides Tom and Mary.
Şimdi çok geç oldu. Üstelik, yağmur yağmaya başlıyor.
- It's too late now. Besides, it's starting to rain.
Sir Winston Churchill, büyük bir devlet adamı olmanın yanı sıra, büyük bir yazardı.
- Besides being a great statesman, Sir Winston Churchill was a great writer.
Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı.
- Besides being a surgeon, he was a famous writer.
Bunun yanı sıra, nasıl dans edilir bilmiyorum.
- Besides that, I don't know how to dance.
Bunun yanında işşizlik artıyor.
- Besides that, unemployment is increasing.
Masanın yanındaki ne?
- What's beside the desk?
Anne bebeğinin yanında yatakta yatıyordu.
- The mother lay beside her baby on the bed.
Tom Mary'nin yanına oturdu.
- Tom sat down beside Mary.
Senin yanına oturabilir miyim?
- Can I sit beside you?
Tom ve Mary'nin dışında odada hiç kimse yoktu.
- There was no one in the room besides Tom and Mary.
Tom'un dışında birinin o işi almayı istemesi pek olası değil.
- It's unlikely that anyone besides Tom would consider taking that job.
Mary'nin İsa dışında başka çocukları var mı?
- Did Mary have any other children besides Jesus?
Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.
- I don't have any other hobbies besides football.
I don't want to go anywhere besides India.
... DAVID DRUMMOND: Besides watching it. ...
... performing and you're in between gigs besides writing songs like you do. So I guess the ...