Bıçağına el koymak zorunda kalacağım.
- I'll have to confiscate your knife.
Tom'un bıçağına el koydum.
- I confiscated Tom's knife.
Sınıfta çalmaya başladıktan sonra Öğrenci cep telefonuna el koydurdu.
- The student had his cellphone confiscated after it began to ring in class.