beri

listen to the pronunciation of beri
Turkish - English
onwards
from

I haven't heard from Jane since she moved to Tokyo. - Tokyo'ya taşındığından beri, ben Jane'den haber almadım.

I haven't seen Rick since he returned from New Zealand. - Yeni Zelanda'dan geri döndüğünden beri Rick'i görmedim.

on
for

It's been three years since Tom started working for Mary. - Tom Mary ile çalışmaya başladığından beri üç yıl oldu.

Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings. - 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.

the near side
this way
free
since

I hear he has been ill since last month. - Onun geçen aydan beri hasta olduğunu duydum.

She has been busy since last week. - O, geçen haftadan beri meşgul.

ever since

Tom came to Japan three years ago and has been living here ever since then. - Tom üç yıl önce Japonya'ya geldi ve o zamandan beri burada yaşamaktadır..

Tom has been working as a translator ever since he graduated from college. - Tom üniversiteden mezun olduğundan beri bir çevirmen olarak çalışmaktadır.

onward
down

Tom's gone down two pant sizes since he went vegan. - O vegan olduğundan beri Tom iki pantolon ölçüsü düştü.

That politician has come down in the world since the so-called Recruit scandal was publicized. - Sözde acemi skandalı duyulduğundan beri o politikacı dünyada gözden düştü.

the near side; this way; since, ever since; for
here; near, this side (of)
-den beri
from
beri beri
been since
beri gel
come near!
beri gel
Come nearer. Come here
beri taraf
this side
o zamandan beri
since

Tom has lived in Boston since then. - Tom o zamandan beri Boston'da yaşamaktadır.

Since then, a great deal of change has occurred in Japan. - O zamandan beri, Japonya'da büyük bir değişim oldu.

o zamandan beri
ever since

Tom came to Japan three years ago and has been living here ever since then. - Tom üç yıl önce Japonya'ya geldi ve o zamandan beri burada yaşamaktadır..

She has remained abroad ever since. - O zamandan beri yurt dışında kalmaktadır.

-den beri
for
-den beri
since
-den beri
dated from
-den beri
ever since
-den beri sürekli olarak
ever since
o zamandan beri
since that time
o zamandan beri
thenceforth
4 yıldan beri çalışıyorum
i have been working for 4 years
başlangıçtan beri
From the beginning
bir süreden beri
Since a while
dünden beri
since yesterday
o zamandan beri
thenceforward
uzun yıllardan beri
for many years
baştan beri
from the off
baştan beri
from the outset
baştan beri
all along

Sami was the killer all along. - Sami baştan beri katildi.

başından beri
from the outset
başından beri
all along

They must have known it all along. - Onu başından beri biliyor olmalılar.

We knew it all along. - Biz onu başından beri biliyorduk.

başından beri işin içinde olmak
get in on the ground floor
bilinmeyen dönemlerden beri
from time
den beri
since

We've been friends since I was 6 months old. - Ben altı aylıkken den beri biz arkadaşız.

I haven't seen Tom since 1988. - 1988' den beri Tom'u görmedim.

den beri
insomuch as
dünya kurulalıdan beri
since the world began
dığından beri
since when
epey zamandan beri
for some time past
eskiden beri
from of old
eskiden beri since
time immemorial, all along, for a long time past
ezelden beri
from time immemorial
fi tarihinden beri
since the year dot
icat edildiğinden beri
since its invention
icat edildiğinden beri
since the invention of
ileriden beri
for a long time now
kalubeladan beri since
the beginning of time, since day one
küçükten beri
from a child
küçükten beri
ever since childhood
laf ola beri gele
stuff and nonsense
ne zamandan beri
since when
ondan beri
thenceforward
ondan beri
since then
ondan beri
thenceforth
söz anlayan beri gelsin
(Konuşma Dili) None of you understand me
yıllardan beri
for years
çağlardan beri
down the ages
çocukluktan beri
from a child
çocukluktan beri
man and boy
çok eskiden beri
since the year dot
çoktan beri
for a long time
öteden beri
for a long time
öteden beri
for a long time, all along
öteden beri
all along
öteden beri süregelen gelenek
an unbroken custom
English - English

Definition of beri in English English dictionary

beri-beri
disease caused by a lack of vitamin B
Turkish - Turkish
Bu uzaklıkta bulunan
çilek ve kiraz gibi etli ve ince kabuklu meyveler
Bu uzaklıkta bulunan: "Ağaçlardan, karanlığın beri tarafına doğru bir nehir akışı var."- S. F. Abasıyanık. Çıkma durumundaki kelimelerden sonra getirilerek bir işin başlangıcını gösterir: "Kar sabahtan beri yağmıştı."- S. F. Abasıyanık
Konuşanın önündeki iki uzaklıktan kendisine daha yakın olanı
Çıkma durumundaki kelimelerden sonra getirilerek bir işin başlangıcını gösterir
BERÎ
(Osmanlı Dönemi) (Berâet. den) Kurtulmuş. Temiz. Kayıt ve hüküm altında olmayan. Zimmeti bulunmayan adam. Hiçbir karışıklık, kusur ve noksanı olmayan. Hastalıktan sâlim olan. (Bak: Ber
KA'BERÎ
(Osmanlı Dönemi) Ailesine, arkadaşına, yoldaşına, kabilesine ve halkına katılık eden, kötü ahlâklı kişi
tez beri
Kolaylıkla, çabukça
öteden beri
Geçmişten bugüne kadar, başlangıçtan beri
beri
Favorites