benimsenmek

listen to the pronunciation of benimsenmek
Turkish - English
get across
assimilate
to be appropriated; to be considered or treated as if it were one's own
to be made one's own, be assimilated, be absorbed
go down
benimse
(Bilgisayar) accept

Jackson accepted their advice. - Jackson onların tavsiyesini benimsedi.

benimse
(Bilgisayar) set
benimsenme
adoption
benimse
adopted

Tom adopted Mary's idea. - Tom Mary'nin fikrini benimsedi.

They adopted the proposal. - Onlar teklifi benimsediler.

Turkish - Turkish
Benimseme işine konu olmak: "Mutluluğa açık ruhsal durum benimsenince mutluluk sürekli olur."- H. Taner
Benimseme işine konu olmak
benimsenme
Benimsenmek işi