O utanç içinde başını eğdi.
- She bent her head in shame.
I made this clothing myself.
- Bu giysiyi ben kendim yaptım.
I bought this book for myself, not for my wife.
- Ben bu kitabı karım için değil, kendim için satın aldım.
Put yourself in my place.
- Kendini benim yerime koy.
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
The human is an egocentric animal.
- İnsan benmerkezcil bir hayvandır.
My brother-in-law is really egotistical.
- Eniştem gerçekten bencil.
She had a mole on her face.
- Onun yüzünde bir ben var.
Benzene molecules are hexagonal in shape.
- Benzen molekülleri altıgen şeklindedirler.
You live in Rome? Me too!
- Sen Roma'da mı yaşıyorsun? Ben de!
Do you like to travel? Me too.
- Seyahat etmeyi sever misin? Ben de.
I'm going and that's that.
- Ben gidiyorum ve hepsi bu kadar.
Are you okay? Yeah, I'm fine.
- İyi misin? Evet ben iyiyim.
I'm fine and I'm not sick.
- Ben iyiyim ve hasta değilim.
Who am I? That's really the most important question.
- Ben kimim? Bu gerçekten en önemli soru.
Who am I to complain?
- Ben kimim ki şikayet edeceğim?
My father likes fishing, and so do I.
- Babam balık tutmayı sever; aynı şekilde ben de.
He likes jazz, and so do I.
- O jazz sever, ve ben de öyle.
My wife usually doesn't drink coffee at night, and neither do I.
- Karım genellikle gece kahve içmez ve ben de içmem.
He doesn't speak French, neither do I.
- O, Fransızca konuşmaz, ben de.
Thomas thinks he's the center of the world. He's very egocentric.
- Thomas kendisini dünyanın merkezi zannediyor. O, çok ben merkezci.
It'll just be you and me.
- Sadece sen ve ben olacak.
It's just you and me.
- Bu sadece sen ve ben.
... technical error there. Let's see if we can get it right the second time. And, Ben, we ...
... our guests here. I'm joined by Heather Higginbottom from the Domestic Policy Council and Ben Rhodes ...